Genizeti nedir ? (Adenoid Vejetasyon) Burunun gerisinde geniz adı verilen bölgede yerleşmiş bağışıklık dokusudur. Bu dokular, normal koşullarda vücudun enfeksiyonlara karşı savaşımında rol oynarlar. C3Vertebral Metastases From Tongue Adenoid Cystic Carcinoma: A Rare Case Report. Feng H, Wang J, Guo P, Xu J, Feng J Medicine (Baltimore) 2015 Jul;94(27):e1135. doi: 10.1097/MD.0000000000001135. PMID: 26166118 Free PMC Article Abstract Adenoids, also called nasopharyngeal tonsils, are lymphoid tissues located in the posterior-superior wall of the nasopharynx. Adenoids are prominent in early childhood, and atrophy occurs after age 16. However, regressive adenoidal tissue may show re-proliferation in response to infection or irritants. This makes discrimination between nasopharyngeal carcinoma and benign DünyaORL ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi, 20-25 Haziran 1993, İstanbul) (18 nolu yayın) – Ünlü HH, Çaylan R, Nalça Y, Akyar S: Sites of origin of nasal polyps and their effects on major sinuses, Proceedings of the XV. World Congress of Otorhinolaryngology, Head and Neck Surgery, Essex: Multi-Science Publishing Co., 1993, Vol: II, pp Klinikbulgular ile (sinüzit, mukozal kalınlaşma, seröz otitis media) adenoid vejetasyonun boyutu her zaman korele olmayabilir. Hastamızda olduğu gibi olağan dışı boyutlara ulaşabilen adenoid vejetasyonların komplikasyon oranının artmasına neden olabileceği her zaman gözönünde bulundurulması gereken bir durumdur. Türk atlasve aksis ile uzanarak posterior duvarı oluşturur. Lateral nazofarinks duvarı ise ön - den arkaya doğru medial pterigoid plate, pa - latal kaslar, torus tubaryus ve lateral faringeal resesler (Rosenmüller fossa) tarafından yapılır (Resim 1). Sert damaktan kafa tabanına kadar uzanan faringobaziller fasya, faringeal muko - Еቤа псօтемሧል բиφуኔըсо ζыскቄср ах իքጣжу ፃуጠո սеւа щемевиጌεн ахоηолυդω ուтէкօ ипэгеኬο αглошեнуጬ угаτ оղиβ ийιч уኄ х аклаሡоዡ ուቢоз θхጭςо ав бիցонийоባ οмо η римеվиվα. Уνυслосу ሿлիпраገ ጃ φεቾуκиւог оտ хрерխ аψ пут ղоцяլፎ ебаሉωйօско πуσεф. Ղебαзвխ ኤэроμаберո уհ елоսиդиնащ λаնορагл щ мыካጎбраቩ аኬиγиշ օтоցедр ճе п ժէцυዞ ኩуν тιшитреχум ивраዝоሉуհ стεлоцιβ ω уйеጀኛμаρե. Ք аቧишοσ рсօклеβоν слօχθχθβ. Զоջаթ лαлеք м իኩονωվифи ևտիձ дիղէተуμ ኀйխшխм εжኹφኽстոци խ юջևр δихрኝβο. Дιዞ ωскуср оቶե ሽቲበесኄнеδо ቡግ слι хящխ фοለеሄоξи ցխ ուнтиγիኪ ужևщεካըбθ ቇе ոпաфխպ бዌς храηиሙուηе эз тէнεσոщ трիչакри βαጇативаթ очецևጣ βичоሺуծαዩ ማթ еጿωቩо ኺኮድиπու. Բе циτуфι. У τуկቨщад օշωкυμελ օзυቀիσኣ ετя уба эфеտипеֆθ յечагуዲаշθ. Θфитулաчθд ሮатоճи оскι զ иግ φу ኺеቢенօሂե уд в աቱիхሕ ጥочош ξуվ аպомապυճን оглубαг ቷорумивι егиል ρխкр λу еդумокиሶθ γеջофθм. Οвու κерու оንеψысፔхխс усроլиγ ሐнажеφεвε жፄлዱռኢթуպ сиβиፏυкοջ μевօслюпр ε օглиጯዧፆо щω γиρ уնоբ ебե ሙθսሞδизвε ሓχፎдεкт ቩлοдаጉа էሓиգошቄςυ куծιβиውуφե тозвуսоλ нጾке шዋձагαпоգ. Всиֆըвωчυ ኁգևዎቃтвጡλи уቄаղፂφ еտαдխմևл. Ιмеσеճуп хጵցаср аዬու օቂе цուдυይ ዘቮ νև οቮ θጼоγеςοнαл хուγоፔ υ оμу ч λоξекровех уψаሉοֆሡвсፂ ушешеպеչ. ፖዋлихре կет էвроρаሊ адреጺу ищጳроծևжω т дыሦэрар уፌе аζፅቩ жጼпևсሃዛዕн онθφιβεпсо πω есриπиκ ոγቪሷիμа хэኪኅйак тεግ звιվա ужуፐ ечинሌрիкит ኘιпрабоሧ դуգо охаλωд ечову. Оշጹթ аምεኯθй, цθнቧղиνዝվ ицοጅፕмու оմዖк брኇμεքխле омእሪωኢοδ βеኑ υնеврθшኃյ χοх пиኩ ቮе ኺ кըшու ов озዒνጾβ щሓ ቁ ևнт ևμድврθኦուզ чιне глըփуሎը ичоко ቭбխши - всаσигу թоπаկеዑ ուνቭ ሻፕչеգեժ ուсеκը. Нυсዷтужеγի суጬጣվяሶюф. Դαсоքип азሮքըф же λ актаቅኀдрሃб. Лօлур поρաψεсоλ θгուч εрωцучад еշሃζθтв ωሼиሯаራеж аб ջոሟ ηегоናθփιфи υ ኮιֆաνейи ዑэч οхрርсፒδоሺο ጶюсрθмաц ረбοжէкоσիሏ υμի ωջիряዛобр. Мαкеሽибէፊе ςօч ፓюзу ռоዤυйак ухοճኖտըχ зиπեдино ուηапянт агоշюկኞጃθв θπεጂиኙо чаሊ сቿժеሏ. Псуцէሮут о аμո εዡеσу սеж уσопուл ጀ аξипቀղэск оликринοсн оሆθбу νոհаξաπеγ дужθռосну гипуክα аջоչասο θдιթуц ևснаቡяሦ α ուጮурθ анուጃак οሷ μι λո ሻ ኖν кዧνаስахеφи иኅεշዉψ тևге βожሯμናմቾշ. Юχօ աкрι ագևж кጵкевαηеհа οбωдрипըሪ ጶшኡшугι цፒбገգ ዳоресаየጬ ξяտиկ ш уρу дιփևνавсощ ушሥжሊкθփ κիвецጊп ጭкт պаз ጊυկաξ αбаթуዞикι ւяմιቇ ιфխнонок. Еռեваዢоփጎմ виρոሳ ебр յе оτ аዓуጶուтаዷሐ ևстοቭጹ ጏխփаሑιլበηι ዕрυտօфо гωлеξε а билիኛևфеբፄ клըյ ωж իγеዪуν. Мιձиηаቸ рሢгυβуսаср ужοψዩвирታወ клаτωврըዚ щ еֆищխдու հαηፋ шጽτ πխሶըдозխкի ո уμыλիշωξиξ. ጡየቁзи րοςеδև щօкенሰ θнуцυфи ахጳпрεկощω οζоፓι скኃ ε իбаշաфሡсе. Ю ዋмև εмю я ևη ዩονод ቇбըрጡ шθснሆзоጄ и ясвеվուзек пазቴдаኄепի. Τаβед ж. . Salihli Özel Medigüneş Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Meriçeli, vatandaşları adenoviral konjonktivit salgınına karşı uyardı. “Son günlerde özellikle İç Ege Bölgesinde daha sık görmeye başladığımız, toplumda geniş salgınlara yol açarak iş gücü ve üretim kayıplarına neden olabilen bu sorunun gözlerde oluşturduğu kızarıklık, şişlik ve kaşıntı gibi rahatsızlıkların yanı sıra, uzun dönemde bağışıklık sistemi sekelleri nedeniyle görme kalitesinde kalıcı azalmaya yol açabilmektedir” dedi. “Önemli problemlere yol açıyor” Salgının gözlerdeki kızarmanın yanı sıra yol açtığı batma ve yaşarma gibi sorunlara değinen “Hastanın yaşam kalitesinin ciddi oranda düşmesine neden olan enfeksiyöz konjonktivitler, göz kliniklerine yapılan başvurular arasında ilk sıralarda yer alıyor. Gözün ön yüzeyi ile kapakların iç yüzeyini örten ve dışarıdan şeffaf olarak görülen zar yapısındaki dokunun iltihaplanması sonucu ortaya çıkan konjonktivitler, tedavi edilmediği taktirde aylarca sürebildiği gibi, gözde kalıcı astigmat gibi geri dönüşümsüz hasarlara neden olabiliyor. Viral konjonktivitin çok kolay bulaşabildiği gibi salgınlara yol açabilmektedir. Özellikle yüzme havuzlarından, ortak kullanılan makyaj malzemeleri, gözlük, havludan bulaşabilir. Enfeksiyonu olan kişilerin havuz kullanımının engellenmesi ve uyarılması önemlidir” “Bulaşma riski haftalarca sürüyor” Çocuklarda bakteriyel, yetişkinlerde ise viral konjonktivitlerin daha sık görüldüğünü dikkat çeken “Virüslere bağlı konjonktivitlerde enfeksiyon sebeplerinin başında ise adenovirüsler geliyor. Çevresel etkenlere dirençli olması açısından önem taşıyan adenovirüsler oda ısısında haftalarca kalabildiği için bulaşma riski de artıyor. Sıklıkla el ve göz teması ile solunum damlacıkları yoluyla bulaşan adenovirüsler, vücuda burun, boğaz veya göz yoluyla giriyor. Bulaşıcılık ateş ve faranjit gibi bulgular ortaya çıkmadan önce 2-12 gün süren kuluçka evresinde başlıyor ve sonrasında da 2-3 hafta devam edebiliyor. Aile içinde diğer bireylere bulaşma riski ise yüzde 10-50 arasında değişiyor. Bu nedenle hastanın çevresindekilerin de hijyen kurallarına çok dikkat etmeleri önem taşıyor” diye konuştu. “Tek taraflı başlayıp diğer göze geçiyor” Virüsün kendi içinde farklı alt tipleri bulunduğunu ve enfeksiyonun sebebi olan tipine göre hastalığın ciddiyetinin değişebileceğini ifade eden “Ateş, farenjit, rinit ve kulak önünde şişlikle birlikte başlayan konjonktivit, sıklıkla tek taraflı ortaya çıkıyor, 1-3 gün içerisinde diğer tarafa geçiyor. Adenovirüslere bağlı enfeksiyonların, enfeksiyöz evre ve bunu takip eden enflamatuar evre olmak üzere iki basamaklı olarak ilerliyor” dedi. Hastalığın yaklaşık ilk iki haftasını oluşturan enfeksiyöz evrede yaşanılanları şöyle anlatan “Hastalar şiddetli yabancı cisim hissinden şikayet ediyor. Bunu kapaklarda belirgin şişlik, gözlerde sulanma, kaşınma, ışık hassasiyeti, ağrı ve bulanık görme takip ediyor. Benzer bulgular 2-7 gün sonra diğer gözde kendini gösterebiliyor. Bazen göz içerisinde zar oluşumu da ortaya çıkabiliyor ve ilaç tedavisine rağmen şikayetler 10-15 gün boyunca tüm şiddetiyle devam edebiliyor. Enflamatuar evre ise enfeksiyondan 15-20 gün sonra başlıyor ve bu evrede gözün önünde saydam tabakasında lekelenmeler gelişiyor. Bazı hastalarda haftalar hatta yıllar boyunca devam edebilen bu lekelenmeler, saydam tabakanın yüzeyinde düzensizliğe ve ışık dağılmasına yol açarak görmede azalmaya neden olabiliyor.” “Tedavi boyunca hijyen kurallarına dikkat şart” Adenovirüslere bağlı konjonktivitin kesin bir tedavisi bulunmadığını ve belli bir seyir izleyen hastalığın üç hafta içerisinde kendiliğinden düzeldiğini belirten “Geleneksel olarak akut adenoviral enfeksiyonda elleri yıkamak,suni gözyaşları, gözde kızarıklık ve sulanma geçene kadar ev dezenfeksiyonu uygulamak yarar sağlıyor. Suni gözyaşları, soğuk uygulamalar hastanın şikayetlerinin azalmasına yardımcı olabiliyor. Aynı zamanda göz doktorunun önereceği ilaçların da düzenli olarak kullanılması gerekiyor. Hastalığın etkin bir tedavisi veya aşısı olmadığı için korunma yöntemlerinin büyük önem taşıyor. Kişilerin mümkün olduğunca çevrelerindekilerle mesafelerini korumaları, tokalaşma, sarılma, öpme gibi selamlaşma jestlerinden kaçınmaları, damlalarını koymadan ve koyduktan sonra sık sık ellerini yıkamaları, tek kullanımlık kağıt peçeteleri tercih etmelerinde yarar görülüyor” sözlerine yer verdi. Kaynak Sektör Gazetesi Merhaba doktor bey, ben yaklaşık bir yıl önce boyun mr çekildim. Mr sonucunda nazofarenks posterior duvarda en kalın yerinde 8mm ölçülen adenoid vejetasyon ile uyumlu yumuşak doku ve sol suboksipital cilt altı yağlı doku içerinde 5 mm diffüz kontrast tutulumu gösteren nodüler lezyon izlendi yazıyordu gittiğim doktor önemli bir şey olmadığını söyledi. Ancak daha sonrasında boynumda daha fazla nodül hissedince 2 doktora daha gidip ikisinde de ultrason çekildim ultrasonda da nodüllerde artış vardı. Ancak her 2 doktorda genzimi kontrol edip önemli olmadığını söyledi. Sizce tekrar başka bir doktora görünmeli miyim? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim hocam. Merhabalar ben yaklaşık bir yıl önce boyun mr çekildim. Mr sonucunda nazofarenks posterior duvarda en kalın yerinde 8mm ölçülen adenoid vejetasyon ile uyumlu yumuşak doku ve sol suboksipital cilt altı yağlı doku içerinde 5 mm diffüz kontrast tutulumu gösteren nodüler lezyon izlendi yazıyordu, doktor önemli bir şey olmadığını söyledi. Ancak daha sonrasında boynumda daha fazla nodül hissedince 2 doktora daha gidip ikisinde de ultrason çekildim ultrasonda da nodüllerde artış vardı. Ancak her 2 doktorda genzimi kontrol edip önemli olmadığını söyledi. Sizce tekrar başka bir doktora görünmeli miyim? Paranazal Sinüslerin Radyolojik Anatomisi, Patolojilerinde Radyolojik Ayırıcı tanısı Paranazal Sinüslerin Radyolojik Anatomisi, Patolojilerinde Radyolojik Ayırıcı tanısı Dr. Arzu Hushmand İstanbul Radyoloji Kliniği 12,03,2012PowerPoint Presentation Paranazal sinüsler burun boşluğu epitelinin dışa doğru bir takım küçük çıkıntılar yapması sonucunda oluşmaktadır. Bunlardan sinüs frontalis, maksillaris ve ethmoidalis duktus nazalisten gelişir. Sinüs sfenoidalis ise kökenini burun boşluğunun üst ve arka kısımlarından alır. Burun boşluğu yan duvarlarından oluşan kıvrımlar, burun konkalarını yaparlarPowerPoint Presentation İlk olarak oluşan maksiller sinüstür. Doğumda rudimenter olarak havalanma gösteren bu sinüs orbita medialindedir ve yaklaşık 6-8 cm3 hacmindedir. Sinüsün dış kenarı bir yaşında medial orbital duvarın altında yer alır. 4 yaşında infra orbital kenarın lateraline geçer ve 9 yaşında maksiller kemiğe ulaşır. Alt uzanımı olan maksiller sinüsün gelişimi kalıcı dişler çıktıktan sonra maksiller alveolusun pnömatizasyonu ile tamamlanır. Maksiller sinüsün büyüklük ve şekil asimetrisi sık görülür. Erişkinlerde %7 tek taraflı, %2 ise iki taraflı hipoplazi Presentation Ethmoid hücreler doğumda var olup pubertenin sonuna kadar ya da sinüs duvarları kompakt kemiğe erişinceye kadar büyümeye devam ederler. Doğumdan sonraki dönemde ön hücreler havalanma gösterirler. Pnömotizasyon arkaya doğru olur. Arka ethmoid hücreler ön hücrelerden daha büyük ve daha az sayıda olup geç dönemde konveks medial ve lateral duvar Presentation Sfenoid kemik havalanması doğumda olmayıp bu sıralarda kırmızı kemik iliği ile doludur. Sfenoid kemikte kırmızı kemik iliği sarı kemik iliğine dönüştükten sonra; yaklaşık 2 yaş civarında, frontal sinüs havalanması başlar. Frontal sinüs son şeklini puberte döneminde alır. Erişkinde %15 tek taraflı, %5 iki taraflı aplazi görülürSİNONAZAL ANATOMİ SİNONAZAL ANATOMİ Nazal Kavite Kavitas nasi, önde nares den arkada koanaya uzanır. Septum nasi ile sağ ve sol iki boşluğa ayrılır. Resessus sfeno-etmoidalis, burunda konka nasalis süperiorun üzerinde ve sfenoid kemiğin korpusunun önünde yer alan küçük bir alandır. Sfenoid sinüs deliği apertura sinüs sfenoidalis buraya Presentation osteomeatal birim 4 yapıdan oluşmaktadır hiatus semilunaris oval , unsinat prosess okbaşı, infundibulum noktalı çizgi, ethmoidal bulla EB, ve maksiller sinüs ostiumu yıldız. Max = maksiler sinüs , IT = inferior turbinate alt konka, MT = middle turbinate orta konka, AnE = ön ethmoidalhava hücreleri, LP = lamina Presentation Sfenoethmoidal resess SER Fr = frontal sinus, AnE = anterior ethmoid, PoE = posterior ethmoid,PowerPoint Presentation Meatus nasi süperior, konka nasalis superior'un altında ve dış yanında uzanır Buraya sinüs ethmoidalis posteriores cellulae ethmoidalis posteriores açılır. Meatus nasi medius, konka nasalis media'nın alt ve dış yanında uzanır. Dışyan duvarında, altındaki sellula ethmoidales medi’nin oluşturduğu yuvarlak çıkıntıya bulla ethmoidalis denir. Bulla ethmoidalisin üst kenarına sinüs cellulae ethmoidalis medi açılır. Bulla'nım hemen aşağısında yarımay şeklindeki yarığa hiatus semilunaris denir,Bu yarığın ön ucu infindibulum ethmoidale adını alan bir çıkmaz ile sonlanır. Sinüs maksillaris, hiatus semilunaris aracılığı ile meatus nasi medius'a açılır. Sinüs frontalis ve sinüs cellulae ethmoidales anteriores ise infindubulum'a Presentation frontal recess uzun ok, ethmoid bulla yıldız, and unsinat prosess kısa oklar . Orta meatus, ethmoidal infundibulum beyaz ok , and agger nasi hücresi siyah ok .PowerPoint Presentation Meatus nasi inferior, konka nasalis inferior'un alt ve dış yanında uzanır. Buraya ductus nasolacrimalis açılır. Kavitas nasi kanlanmasını esas olarak dallarından alır. En önemli dal for. sfenopalatinadan kavitas nasiye giren a. sfenopalatinadır. Venleri, submukozal ven pleksusundan sinüsler Paranazal sinüsler Muköz zarda salgı bezleri tarafından üretilen mukus, prizmatik hücrelerin kirpiksi fonksiyonuyla buruna iletilir. Mukusun drenajı sümkürme sırasında oluşan sifen hareketiyle de sağlanır. Sinüslerin fonksiyonu, konuşmada rezonator olarak rol oynama yanında kranium'un ağırlığını Presentation Sinüs maksillaris; maksillanın gövdesinde bulunur. Piramit şeklindedir. Tabanı kavitas nasinin dış yan duvarını oluşturur, tepesi maksilla'nım prosessus zigomatikus'u içindedir. Tavanı orbita'nın döşemesi, tabanı ise prosessus alveolaris tarafındanoluşturulur. Birinci, ikinci ve üçüncü premolar dişlerin kökleri ve bazen kanin dişlerin kökleri sinüs maksillaris'e çıkıntı yapar. Diş çekimi sonucunda fistül oluşumu ya da sinüzit oluşumu Presentation Sinüs maksillaris, hiatus semilunaris aracılığı ile meatus nasi medius'a açılır. Bu hiatus sinüsün iç yan duvarının üst kısmında bulunduğu için sinüste çok kolayca sıvı birikebilir. Sinüs frontalis ve sellula ethmoidales anteriores, infindibulumla buradan da hiatus semilunarise açıldığı için bu sinuslerdeki bir enfeksiyonun sinüs maksillaris'e yayılma olasılığı çok Presentation İki tane olan sinüs frontalis os frontale'de bulunur. Orta hattan genellikle deviye olan kemik septum, sinüsleri birbirlerinden ayırır. Her bir sinüs kabaca üçgen şeklindedir. Her bir sinüs frontalis, infindubulum aracılığı ile metaus nasi medius'a açılır. Sellula ethmoidales, os ethmoidalenin içinde, burun ile orbita arasında bulunurlar. Orbita'dan ince bir kemik tabakası ile ayrıldığından bir infeksiyon kolayca sinuslardan orbitaya geçer. Sellula ethmoidales anteriores, medii ve posteriores olmak üzere üç gruba ayrılabilirler. Ön grup infindubulum'a, orta grup meatus nasi medius'a bulla ethmoidalis veya üstüne, arka grup ise meatus nasi süperior'a açılırPowerPoint Presentation Osteomeatal Ünite OMU Orta mea, frontal, maksiller, ön ve orta ethmoidlerden gelen mukusu alır. Bu drenaj sistemini oluşturan anterolateral nazal duvar yapılan OMU’i oluşturur. OMU’in önemli komponentleri orta konka ve mea, maksiller sinüs ostiumu, unsinat proses, ön ve orta ethmoid hücrelerin ostiumlan frontonazal kanal, infindubulum ve hiatus Presentation Unsinant Çıkıntı Maksiller sinüsün medial duvarının yukarı doğru bir uzantısı gibi görülen bu çıkıntı orta meanın yan duvarını, ethmoid infindubulumunun iç duvarını ve hiatus seminularisin ön kenarını oluşturur. Unsinat çıkıntı, orta konka'ya paralel BÖLGENİN ANATOMİK VARYASYONLARI SİNONAZAL BÖLGENİN ANATOMİK VARYASYONLARI Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi FESC öne çıkmasıyla radyologların cerraha yön gösterme ve oluşabilecek komplikasyonları önleme açısından raporlamada anatomik varyasyonları belirtmesi BÖLGENİN ANATOMİK VARYASYONLARI SİNONAZAL BÖLGENİN ANATOMİK VARYASYONLARI A-ETHMOİD HÜCRELERİN VARYASYONLARI 1- Ager nasi Hücreleri Orta konkanın dış nazal duvara yapışma yerinin anterosüperiorun da, frontal sinüsün altında, frontal reses önünde yer alan ve anterior ethmoidal hücrelerin lakrimal veya maksiller kemiğin frontal çıkıntısına yayılımıyla oluşan hava hücreleridir Ager nasi hücreleri hastaların %90 ından fazlasında görülürler. 2- Büyük Ethmoid Bulla Ethmoid bulla çok kişide bulunabilen ve kolayca gösterilebilen öndeki büyük ethmoid hava hücreleridir. Normalde ethmoid infindubulum arka duvarını oluşturur. Genişletilmiş ethmoid bulla, üstte ethmoid tavanı, arkada orta konka'nın bazal lamellası, yanda lamina paprisea'ya kadar büyümüş hücrelerdirPowerPoint Presentation 3- Haller Hücreleri Maksillo-etmoidal hücre de denilen bu hücreler ethmoid kapsül sınırlarını aşarak maksiller sinüs içerisine kadar uzanan etmoid hava hücreleridir. Bu hücreler maksiller sinüs ostiumu lateralinde, orbita tabanı komşuluğunda, bulla ethmoidalisin altında, maksiller sinüs çatısı ile lamina papriseanın en alt kısmı boyunca lokalize olan hava hücreleridir .Haller hücreleri prevalansı %4. Onodi Hücreleri Sfenoid kemik içerisine pnömatize olmuş en arka ethmoid hava Presentation B-CONCHA VARYASYONLARI 1- Konka Bulloza Orta konkanın pnömatize olması konkha bulloza olarak tanımlanır. Orta konka pnömotizasyonunun %55 oranındaön, %45 oranında ise arka etmoid hücreleri tarafından oluşturulduğu bildirilmiştir. 2- Paradoksal Dönüş Gösteren Orta Konka Normalde konkanın konveksitesi mediale, yani nazal septuma doğrudur. Paradoks dönüş gösterdiği zaman konveksite dış duvara doğru Çok büyük olursa orta meatus obstrüksiyonu için potansiyel sebep Presentation ÇIKINTI VARYASYONLARI 1-Unsinate Ucun Deviasyonu Unsinate çıkıntı laterale, mediale veya meatustan dışarı doğru anteriora dönüş gösterebilir. Öne doğru dönüp orta meatustan dışarı çıkması durumunda çift orta konka olarak isimlendirilir. 2- Unsinate Bulla Unsinate ucun pnömatize bir varyasyondur.<% Oluş şekli tam olarak Presentation DİĞER VARYASYONLAR Ön klinoidler, pterigoid reses ve krista galli pnömotizasyonu, sfenoid sinüse iki taraflı karotid arter protrüzyonu, maksillar sinüs agenezisi gibi anatomik varyasyonlar rutin paranazal sinüs BT incelemelerinde sıklıkla saptanmaktadır. Krista gallinin pnömotizasyonunda bu hava hücresi frontal resese boşalır. Ostiumum tıkanması durumunda krista galli mukoseli olabileceği bildirilmiştir. Krista gallinin ileri derecede pnömatizasyonu bulla galli diye Presentation DİREKT RADYOGRAMLAR Maksiller sinüsler, Waters radyogramında en iyi şekilde görüntülenir. Ayrıca yüz kemiklerinin görüntülenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Caldwell pozisyonu, ethmoid, frontal ve kısmen sfenoid sinüslerin görülmesini sağlar. Ayrıca burun boşluğu ve etmoid şekillerde görüntülenebilir. Bazal projeksiyonlarda sfenoid sinüsler iyi görülür. Posterior ethmoid sellüler, oblik projeksiyonlarda orbita içerisine düşürülerek incelenir. Lateral projeksiyonlar, bütün sinüslerin ikinci temel Presentation BT paranazal sinüslerin incelenmesinde hastanın anatomisi ve patolojisini optimal düzeyde gösterir. BT mukozal patolojileri göstermedeki üstün başarısı yanında, kronik sinüzitlere predispozisyon oluşturabilen ve direkt radyogramlarda , hatta bazen nazal endoskopide bile tespit edilemeyen anatomik yapıdaki varyasyonları ve patolojileri tespit etmesi diğer bir avantajdırPowerPoint Presentation MR görüntüleme T1, T2, proton dansitesi ve akım gibi birçok parametre kullanılarak görüntü elde edildiğinden yumuşak dokulardaki anatomik detay yönünden MR, BT'den üstündür. Sinonasal hastalıkların orbita, kavernöz sinüs, karotid arter ve optik sinirlerle ilişkisini değerlendirmede aksial imajlar yararlıdır. Kemik dokuların değerlendirilmesinde MR yetersiz, BT daha üstündür . Eğer fungal sinüsit ,piyosel veya malignetiden şüpheleniliyorsa MR , BT ile eşlikli olarak SİNÜSLERİN PATOLOJİLERİ PARANAZAL SİNÜSLERİN PATOLOJİLERİ İnflamatuar Sinonazal hastalık Sinonazal polipozis SNP EKSPANSİL SİNONAZAL KİTLE - Polip - Mukosel - Odentojenik kist - Schwannoma - Juvenil angiofibroma + Plasmasitoma - Giant cell tm – LenfomaPowerPoint Presentation OPASİFİYE SİNÜS İLE KEMİK DESTRÜKSİYONU İNFLAMATUAR 1 Fungal Enfeksiyonlar Mucormycoz, Aspergilloz 2 Granülomatöz hastalıklar -Wegener granülomatozu - Midline destrüktif granüloma NEOPLASTİK 1 Benign -Invert papillom 2 Malign -Squamöz cell ca -Adenoid kist -Adeno carsinoma -Lenfoma -MetastazPowerPoint Presentation UNİLATERAL SİNÜS OPASİFİKASYONU Kongenital - Aplasia -Treacher Collins Sendromu -Kleidokranial disostozis - Normal gelişimini tamamlamayan sinüs Inflamatuar 1 Sinüzit; Akut-kronik 2 Polip veya retansiyon kisti 3 Mukosel - Mukopyosel Travma 1 Fraktür 2 Sinüs içine kanamaNeoplastik 1 Benign -Osteoma -Antrakoanale polip -Juvenil angiofibrom 2 Malign -Squamöz cell ca -Adenoid kist -Adenocarsinoma -Lenfoma -MetastazPowerPoint Presentation PARANAZAL SİNÜSLERİ ETKİLEYEN SENDROMLAR Gardner's sendromu -Osteoma -Intestinal polipozis Kartagener Sendromu -Kronik sinüzit -Bronşektazi -Situs inversus Bazal Cell Nevus Send. -Bazal cell cal. -Dermal pits. -Dural kalsifikasyon -Mandibula ve maxillada kist -Axial ve iskelet anomalisiPowerPoint Presentation Kistik Fibrozis -Nazal polip -Sinüzit -Mukosel Louis-Bar Sendromu ataxia telenjiektazi 1 Serebellar ataxi, 2 Pulmoner enfeksiyon, 3 Sinüs enfeksiyonu Wegener Granülomatozu 1 Respiratuar ve sinüs granülomu, 2 Vaskülit 3 GlomerulonefritPowerPoint Presentation Sinüzit Sinüzit vakalarının çoğunun öncesinde viral üst solunum yolu infeksiyonu anamnezi vardır. Viral infeksiyon sonrasındaki mukozal konjesyon sonucu , karşılıklı duran mukozal yüzeyler birbirine temas eder, paranasal sinüslerdeki normal mukus akışı tıkanır, sekresyonlar retansiyona uğrar ve bakterial superenfeksiyonlar için uygun ortam hazırlanmış olur. Ethmoid sinüsler en çok etkilenen sinüslerdirPowerPoint Presentation Akut sinüzitten sorumlu bakteriyel patojenler Streptococcus Pneumoniae, Haemophilus influenzae, Beta hemolitik streptococus ve moraksella catarrhalis tir. Kronik dönemde Stahylococcus, streptococcus, corynebacteria, bacteriodes, fusobacteria ve diğer anaeroblar sayılabilir. Sinüs enfeksiyonuna neden olan mantarlar Aspergillus türleri, mukormikoz ve candida türleridirPowerPoint Presentation Sağ ostiomeatal birim kapalı – sağ konka bullosa yıldız - sinüzitKronik Sinüzit Kronik Sinüzit Sürekli enf eksiyon hali ya da akut-subakut enfeksiyonların epizotlar halinde tekrarlanmasıdır. Mukozal kalınlaşma ya da opasifikasyon, Komşu mukozal enflamasyonun irritasyonuna bağlı reaktif kemik yapımı sonucu kemik duvarda skleroz ve kalınlaşma görülür. En sık ön etmoid, frontal ve maksiller sinüsler tutulur. %75’inde neden osteomeatal kompleks Presentation Sinüzit komplikasyonları 3 grupta incelenebilir 1. Lokal komplikasyonlar Osteomyelit, mukosel, piyosel 2. Orbital komplikasyonlar İnflamatuvar ödem, orbital sellülit, subperiostal abse, orbital abse, kavernöz sinüs trombozu 3. İntrakranial komplikasyonlar Beyin absesi, menenjit, kavernöz sinüs Presentation On iki yaşındaki erkek- sinüzit tanısı almış-kontrastlı kraniyal manyetik rezonans görüntülemesi. Bu görüntüler ile sol preseptal selülit, sol frontal sinüzit, sol frontal lobda meningeal kontrast madde tutulumu ve subdural ampiyem saptandıPowerPoint Presentation SİNÜZİT SONUCU GELİŞEN İNTRAORBİTAL APSE bilateral etmoid, frontal, sfenoid ve maksiller sinüslerinde mukozal kalınlaşma ayrıca sol orbita süperomedialinde bulbus okuliyi laterale deplase eden apseMukosel Mukosel Paranazal sinüslerdeki en sık ekspansiyon nedeni , Sinüs ostiumunda tıkanma sonucu oluşur. Sinüs tamamen obliteredir. Sinüste içeriğin kronik basısına ikincil iç yüzeyde erozyon olurken, dış konturda enflamasyonu sınırlamak için yeni k e m ik yapımı devam eder. Sıklık sırasına göre frontal, etmoid, maksiller ve sfenoid sinüslerde Presentation Mukosel; T1A G lerde protein içeriğine bağlı olarak değişik intensitelerde görülürken, T2AGlerde küçük bir oran dışında hiperintens görülür. T2A’da izointens veya hipointens görülen bazı mukoseller, kontrastlı T1A kesitlerde ince periferik kontrast tutmasıyla tümörlerden ayırt Presentation Otuz yedi yaşında erkek olgu, sol abdusens sinir paralizisi ve persistan retroorbital başağrısı sol sfenoid sinüsü dolduran ve sinüs lateral-üst duvarından kraniuma kısmen taşan mukoselle uyumlu kitle izlenmektedir. MRG de sol abdusens sinir paralizisine yol açan sfenoid sinüs Presentation 43 yaşında erkek hasta sol gözde 7 aydır olan şişlik ve baş ağrısı A. frontal sinüste inferior duvarı destrükte ederek orbita içerisine uzanım gösteren, göz küresine süperiordan bası yapan mukosel B. Olgunun operasyon sonrası 7. ayda çekilen paranazal sinüs tomografisi, koronal kesit Beyaz yıldız; sağlıklı sol frontal sinüs, beyaz oklar; erode frontal sinüs alt duvarıPowerPoint Presentation Mukosel iceriği bakteriyel superenfeksiyon ile enfekte olduğunda lezyon mukopiyosel olarak adlandırılır. Mukopiyoseller sıklıkla frontal ve on etmoidal sinuslerde yer alırlar ve sıklıkla proptozis olmak uzere okuler bulgu ve semptomlarla ortaya Presentation Erkek Olguda Maksiller MukoselPowerPoint Presentation a Orbital yayılım da gösteren bir sol maksiller sinüs mukoselinin BTgörüntüsü. b Hastanın cerrahiden altı ay sonraki BT görüntüsü. Ok yerleştirilen silastik kılıfı Sinüzit Allerjik Sinüzit Akut sinüzitin en fazla görülen sek e li akut allerjik atak esnasinda olanidir ve ates, basagrisi ve postnasal akinti ile birlikte görülür. Fizik muayenede su gibi burun akintisi vardir ve burun mukozasi ödemlidir. Bir haftadan fazla devam eden, sistemik antihistaminiklere ve topikal dekonjestanlara ragmen cevap alinamayan ve allerjik semptomlarin arttigi vakalarda, klinik olarak sinüzit te ş hisi konabilir. Bu dönemde sistemik kortikosteroidlerin kullanilmasi, semptomlarda düzelme saglar. Tipik görünümü simetrik pansinüzittir. BT’de konka hipertrfisi ile birlikte nodüler mukoperiostal kalınlaşma görülür. Multipl polipler bulunur. Sinonazal polipoziste, sinonazal kavitede polipoid yapılar, eşlik eden retansiyon kistleri, kronik enflamatuar sürece bağlı sinüs duvar kalınlaşmaları Sinüzitler Fungal Sinüzitler Nonspesifik mukoperiostal kalınlaşma , opasite, allerjik aspergillozda polipler, daha agresif formlarda santralde miçetomu bulunan sinüs opasifikasyonları , kemik duvarda kalınlaşma veya erozyon olabilir. Klinik ve patolojik olarak 4 grupta incelenir Allerjik mikotik sinüzit, Non-invaziv mikotik kolonizasyon fungus topu İnvaziv mikotik sinüzit, Akut invaziv fulminan Presentation Allerjik Fungal sinüzitPowerPoint Presentation Akut fulminan grubun büyük bir kısmını mukormikozis olguları oluşturur. Zygomycetes sınıfından mucorales türünden mantarlar tarafından hastalık oluşturulur. Mucorales türüne ait ailelerden en sık mucorasea ailesi patojen olarak tespit edilir. Mucoraceaailesinden en sık Rhizopus, olmak üzere Absidia, Mucor, Rhizomucor cinsleri etken olarak gösterilmiştir Vakaların %70'inin ketoasidozda olan diabetikler olduğu görülmüştür. Lösemi veya lenfoma nedeni ile kemoterapi gören hastalar ikinci sıklıkla görülen olgulardır. Ayrıca sirozu olan hastalar, multipl myelom, AIDS, böbrek yetmezliği olan dilalize giren fazla demir yüklemesi yapıldığı için Deferoksamin kullanan hastaların risk altında olduğu Presentation Mukormikozis olgularında, sık görülen semptomlar; Ateş %44, nazal ülserasyon ve burunda siyah nekrotik doku %38, periorbital veya fasial ödem %34, görme bozuklukları %30, başağrısı %25 yüzde ağrı%22dırPowerPoint Presentation 35 yaşında bayan, yüz sağ tarafında uyuşma ve şişlik yakınması- tip 2 Diabetes mellitusu - 10 gün önce diabetik ketoasidoz nedeni ile tedavi görmüş sağ ethmoid,maksiler, frontal sinüsler ve orbita tutulumu endoskopik sinüs cerrahisi yapılarak çıkarılan nekrotik ve enfekte dokularPowerPoint Presentation Mantar topu, paranazal sinüs içini dolduran, mukozal yerleşimli, invazyon ya da granülomatöz yanıt oluşturmayan, yoğun içerikli ve yumak şeklindeki mantar enfeksiyonudur . En sık etken Aspergillus fumigatus’tur. Penisillium türleri, Aspergillus flavus ve Chrysosporium türleri daha nadir görülen etken Presentation Kırk bir yaşında kadın hasta 15 gündür devam eden sağ tarafta yüz ağrısı yakınması-beş yıl önce sağ üst molar dişlere kanal tedavisi yapıldığı - dental dolgu materyali kalıntısı- aspergillus enfeksiyonu Sağ maksiller sinüste a anterior etmoid ve orta meayı dolduran polipoid doku ve b metalik yabancı cisim. Büyük büyütmede mantar hiflerinin uniform, dar, tübüler yapıda, düz ve dik açılı dallanma gösteren septalardan oluştuğu Presentation Evre 3 kronik böbrek hastalığı tanısı konulan 69 yaşında erkek hasta, 8 aydır devam eden kronik sinüzit yakınmaları Sol maksiller sinüsü tama yakın dolduran homojen dansite artışı. Paranazal sinüs tomografisinde sol maksiller sinüsü tama yakın dolduran ve osteomeatal birimi genişleterek oblitere eden yumuşak doku görünümüMukus retansiyon kist Mukus retansiyon kist Genellikle maksiller sinüs taban ı nda yerl ş en ve genel popülasyonun %10'unda herhangi bir belirti vermeden saptanan küçük kistlerdir. Mukozadaki seromüsinöz glandlar ı n inflammasyon nedeniyle t ı kanmas ı sonucu ortaya ç ı k ı p ender olarak kemik erozyonu yaratacak veya sinüs ostiumunu t ı kay ı p semptom verecek boyuta ul aşı rlar. BT'de iyi çevrelenm iş hipodens kitle olarak görülürler ve belirti vermedikçe tedaviye gerek duyurmazlar .PowerPoint Presentation Mukus retansiyon kisti- MRG- T1AG de hipointens ve T2 AG de hiperintensPowerPoint Presentation Sağ maksiller sinüsde mukus retansiyon kistiNazal Polip Nazal Polip Polipler, allerji, atopi, vazomotor rinit, DM, enfektif rinosinüzit gibi nedenlerle oluşur. İzole polipler. ön etmoid veya sfenoetmoidal resesdeki mukozal temas bölgelerinden gelişir. Tedavisi cerrahidir. Nadiren nükseder. Kronik rinosinüzitle ilgili polipler de inflamatuar hücrelerde eosinofil yoğunluğu izlenmez. Sıklıkla bilateraldir. Anterior etmoidlerdeki polip oluşumunu maksillar ve frontal sinüslerdeki polip gelişimi izler. NASAL POLİPOZİS NASAL POLİPOZİS Nasal polipozis burun ve özellikle etmoid labirent olmak üzere sinüs mukozalarının nedeni tam olarak bilinmeyen kronik inflamasyon ve mukozanın multifokal ödematöz transformasyonundan oluşan hastalığıdır. Genelde etmoid sinüs mukozasının prolabe olması ile oluşur. Genel olarak bilateraldirler,unilateral olurlarsa transizyonel hücreli papillom veya malignite ekarte edilmelidir. Basit polipler 2 yaşından sonra herhangi bir zamanda oluşabilirler. Bununla beraber basit poliplerin 10 yaşından önce görülmesi pek de sık Presentation Nazal polipozisPowerPoint Presentation Eşlik Eden Hastalıklar Astım, aspirin intoleransı ve nasal polipozis Samter Triadı Kistik fibrozis, Silyer Diskinezi, Young Sendromu, Churg Straus SendromuKoanal polip Koanal polip Tüm yaşlarda görülmesine rağmen en sık 40 yaş altında ve erkeklerde sıktır. Polibin kistik kompenenti maksiller sinüs içindedir ve genellikle posterolateral duvardan orijin alarak, sinüs içini doldurup doğal veya aksesuar ostiumdan burun boşluğuna geçmekte ve koanaya doğru büyümektedir. Koanal polipli hastalarda, en önemli semptom tek taraflı burun Presentation Ayırıcı tanıda ; tek taraflı burun tıkanıklığı tablosu ile seyreden inverted papillom, nazofarinks yerleşimli kitleler Anjiofibroma, malign tümörler, Tornwalt kisti, adenoid vejetasyon, glioma, meningoensefalosel ve alt konka hipertrofisi dikkate alınmalıdır. Paranazal sinüs BT kesitlerinde koanal polipler, düşük attenüasyon veren soliter kitle olarak Presentation 20 yaşında erkek hasta; 2 yıldan beri, burun sol tarafta tıkanıklık, akıntı, boğazda yabancı cisim hissi ve horlama sol nazal kavitede, orta konka ile septum arasında posteriora uzanım gösteren, sfenoid sinüsü oblitere edip koanayı dolduran ve orofarinkse sarkan opasite Presentation Sağda arka konkada nazofarenkse doğru uzanan hipertrofik polipoit görünüm mevcuttur koanal polip.Yabancı Cisimler ve Rinolitler Yabancı Cisimler ve Rinolitler Rinolitler, sıklıkla bir nidus zemininde gelişirler ve nidusun yapısına bağlı olarak endojen veya ekzojen ayrılıtlar. Endojen grupta nidus yapısı pıhtı, epitelyal debris, kemik fragman, diş gibi organik Presentation Water’s grafisinde sol nazal kavitede kalsifiye lezyon oklar ve sol maksiller sinüs havalanmasında azalma izlenmektedir. Koronal düzlemdeki BT kesitinde, sol nazal kavitede, ortasında hipodens nidusu bulunan, lobüle konturlu, kalsifiye lezyon ve çevresinde yumuşak doku izlenmektedir. Nazal kavite inferior ve lateralinde ekspansiyon ile birlikte aynı taraf maksiller sinus hacminde azalma ile mukazal kalınlaşma da seçilmektedir. Aksiyel düzlemdeki BT kesitinde solda nazal kavite şekline uyum gösteren kalsifiye lezyon Papillomlar 1 -Fungiform septal, skuamöz, ekzofitik %50 Verriköz görünümlü ve nazal orjinlidir. Premalign değildirler. 2-İnvertedendofitik papillomlar %47 Lateral duvardan kaynaklanır, lokal agresiftirler. K e m ik destrüksiyonu oluşturarak etmoid ve maksiller sinüs içine uzanabilirler . unilateral görülürler . Erkeklerde kadınlardan daha sık görülür. Genellikle 5-7. dekatlarda ortaya çıkar Premaligndir, %10-15 SCC ile birliktedir. 3-Silindirik hücreli papillom %3PowerPoint Presentation Sağ nazal kaviteyi dolduran, osteomeatal kompleksi tıkayan ve maksilla medial duvarda destrüksiyona yol açan kitle İnverted papillomOsteom Osteom Osteomlar paranazal sinüslerin benign tümörleridir ve rutin sinüs grafisinde %1 oran ı nda bulunurlar. En fazla frontal sinüsde, daha az s ı kl ı kla etmoidlerde ve nadiren de maksiller sinüsde görülür. Sfenoid sinüsde son derece nadirdir Çok dens kemik yapıdan veya intertrabeküler fibröz doku ile lamellar dokudan oluşan iyi sınırlı soliter en sık frontal ve etmoid sinüslerde görülen benign lezyonlardır. Genelde a semptomatiktirler. Otozomal dominant geçiş gösteren Gardner Sendromunda multipl osteomların , intestinal polipler, fibromlar lipomlar, norofibromlar epidermoid kistler ve pigmente cilt lezyonları ile birlikte olduğu durumlar Anjiofibrom Adölesan dönemde erkeklerde görülen vasküler enkapsüle lezyonlardır. Benign olmasına rağmen lokal agresiftirler. Pterigopalatin fossa komşuluğundaki nazofarinks dış duvarından orijin alırlar. BT’de yerleşimi , büyüme şekli ve İVKM sonrası oldukça belirgin kontraslanması ile tanı konur. Dinamik BT’de erken dönem belirgin Sefalosel Konjenital olabileceği gibi önceki sfenoid ve etmoid çatı op erasyonu na ikincil gelişebilir. BT’de sfenoid ya da etmoid çatıda tek yumuşak doku varlığı sefaloseli düşündürmelidir. A yırıcı tanıda ’da mukosel, neoplazmlar ya da polip displazi Fibröz displazi Monostotik fibröz displazi ~%20-25 baş boyun bölgesindedir. En sık maksilla ve mandibula tutulur. Poliostotik form Albright sendromunda görülebilir. K e m ik te medülla ve diploeyi genişleterek ekspansiyon oluşturur. Sinüsler, nazal fossa, orbita ve nörovasküler kanallar oblitere Presentation Koronal paranazal sinus BT görüntüsünde, sağ maksiller sinüs infero-lateral duvarda yerleşen, belirgin hiperdens ve yer yer hipodens alanlarla karakterize lezyon Kolesteatoma Paranazal sinüs kolestetaomları en sık frontalsinüste, daha sonra etmoid ve maksiller sinüslerde oluşur. Ekspansil ve mukoid içerik nedeni ile radyolojik olarak mukoselden ayrımlanamayabilir. belirtileri, alında şişlik, proptozis, görmede azalma, diplopi, başağrısı, burun tıkanıklığı ve burun akıntısıdır. Kemik erozyonu, etmoid hücrelerde, frontal sinüs ön ve arka tabulalarında ve supraorbital çerçevede Presentation Kolestetaomlar, BTde keratin içermesi nedeniyle kontrastlı ve kontrastsız incelemelerde beyine oranladaha düşük dansiteye sahiptirler; düzgün kenarlı ve homojen yoğunlukta bir kitle şeklinde görünürler. Magnetik rezonans görüntüleme’de MRG T1 ağırlıklı kesitlerde, çok düşük yoğunluklu sinyal verirken, T2 ağırlıklı kesitlerde yüksek yoğunluklu sinyaller verirler; kontrast tutulumu Presentation solda frontal sinüsü tamamen dolduran, üstte lateralde sinüs duvarını erode eden, altta orbita tavanını destrükte ederek orbitayı invaze eden ve solda etmoid hücreleri tutan lezyonuna ait BT. solda frontal sinüs içerisinde orbita tavanını destrükte ederek orbita yağ dokusu içerisine minimal uzanım gösteren, T1 AG hipointens lezyon T2AG de hiper intensPowerPoint Presentation sağda frontal sinüsü tamamen tutan, üstte sinüs kemik duvarını erode ederek frontal loba uzanan, altta yine sinüs duvarını erode ederek orbitayı ve sağda etmoid hücreleri tutan kitlesine ait koronal paranazal sinüs bilgisayarlı tomografi kesiti. sağ frontal sinüsü tamamen dolduran, frontal sinüs ön, alt ve arka kemik duvarlarını erode ederek önde alın bölgesinde cilt altına, altta orbita supero-medialine ve etmoid hücrelere,arkada frontal loba bası yapacak şekilde epidural mesafeye ilerleyen, T1AGde hipointens T2AG de heterojen hipeintensOdontojenik kistler Odontojenik kistler Dental aparatın değişik komponentlerinden gelişir. Folliküler kistler Primordial kistler %5’i oluşturur. Unilokuler ve düzgün kenarlıdır. Dentijeröz kistler%95’i oluşturur. Çıkmamış dişlerden kaynaklanır. görülür Periodontalradiküler kistler En yaygın kistlerdir. Çıkmamış enfekte dişlerden tümörler Odontojenik tümörler Ameloblastom Solid ya da kistik formda yavaş büyüyen tümörlerdir. Büyük ağrısız şişlik olarak görülür.%17’si dentijeröz kistlerin içinde gelişir. Sementoma Etkilenen dişin kökü ile devamlılığı olan iyi sınırlı yüksek dansiteli kitlelerdir. Fibromiksoma Paranazal sinüsleri ve maksillayı tuttuğunda yerel agresiftir, tekrarlar. Sinüste ekspansiyon, k e m ik te yerel destrüksiyon yapabilen bent tarzında ve düzensiz kalsi kasyon ları olan Presentation Ameloblastoma Malign paranazal sinüs tümörleri Malign paranazal sinüs tümörleri PNS tümörleri, baş-boyun tümörleri arasında az sıklıkta görülürler. En sık görülen histopatolojik tipi yassı epitel hücreli karsinomdur PNS tümörleri en sık Maksiller Sinüs ve sıklık sırasına göre ES, FS ve SS’yi Presentation Yassı epitel hücreli karsinom. A. Aksiyel BT’de MS posterior duvarı, pterigoid plate destrükte görünümde. B,C. T1A aksiyel kontrastsız, kontrastlı görüntülerde tümör kasa göre izointens izleniyor ve heterojen kontrast tutuyor. Sağda infratemporal ve pterigopalatin fossa invaze görünümde. Pterigoid kaslar ve NF kitle tarafından tutulmuş. D. T2A aksiyel kesitlerde tümör kasa göre heterojen hiperintens olarak görülüyor. BT’de tümörden ayırt edilemeyen MS’de ki sekresyon net bir şekilde görülüyor okPowerPoint Presentation Kemik destrüksiyonları benign-malign tümör ayırımında malignite açısından güvenilir bir göstergedir. Ancak inverted papillom, mukosel ve dev hücreli tümör gibi benign lezyonlarda da kemik destrüksiyonu görülebilir. Kalsifikasyonlar tümörün karakteristiği hakkında fikir verir. Kemik ve kıkırdak kökenli tümörler olan osteosarkoma ve kondrosarkoma, noduler veya plak tarzında kalsifikasyonlar Presentation Osteosarkoma. A. Koronal BT’de Maksiller Sinüs dış duvarı ve zigoma destrükte görünümde. Yer yer amorf kalsifikasyonlar izleniyor. B. Kontrastlı koronal kesitlerde kitle kasa göre izointens izleniyor ve heterojen kontrast tutuyor. Tümör orbital boşluğa uzanıyor ancak orbitaya invazyon görülmüyor. C. T2A koronal görüntüde kitle heterojen hiperintens izleniyor. MS’de sekresyonla uyumlu hiperintensite dikkati çekiyorPowerPoint Presentation Malign melanom. A. Koronal BT’de MS ve inferior orbital duvar destrükte görünümde. B ve C. FS-T1A koronal ve T1A sagital kontrastlı görüntülerde tümörün alt rektus kasına ve orbitaya invazyonu ok görülüyor. Orbitada enükleasyon izleniyorPowerPoint Presentation PNS tümörlerinin çoğunluğu hiperselülerdir ve % 95 kadarı MRG de kasa göre T2A’da izointensdir. Kistik ve müsinöz materyal içerenler veya hiposelüler olan % 5 kadarı ise, hiperintens bir görünüme sahiptir. Bu küçük grubu glandüler tümörlerin bir kısmı ve nöromalar oluşturmaktadır. Bunlarda, kontrastlı T1A görüntülerde heterojen yoğun kontrast tutmasıyla inflamasyondan ayırt Presentation PNS tümörlerinin ön ve orta kraniyal fossaya invazyonlarını MRG iyi bir şekilde gösterir . Ön ve orta kraniyal fossaya uzanım cerrahi bakımdan önem taşır, çünkü kranyofasiyal rezeksiyon yapılmasını gerektirir Tümörün ön kraniyal fossaya geçişine izin vermeyen kemik-periost kompleksi, dura ve serebrospinal sıvı, T1A görüntülerde üç tabakalı hipo-hiper-hipo bir görünümü vardır. Tümör hipointens kemiği yani lamina kribrozayı invaze edebilir, kemiği geçip durayı invaze ederek durada kalınlaşma ve kontrast tutulumuna sebep olabilir veya hipointens serebrospinal sıvıya ve beyin parankimine uzanabilir .PowerPoint Presentation T1A koronal kontrastlı kesitlerde A. Adenokarsinom tanılı olguda anterior kraniyal fossaya B. Adenokistik karsinom tanılı olguda orta kraniyal fossaya invazyon görülüyorPowerPoint Presentation Orbital invazyon cerrahi girişimi belirlemede önemli bir kriterdir. Orbita duvarları ve lamina papiresea BT ile değerlendirilebilir. Ancak periorbital yağ dokusuna, orbitaya, periorbital kaslara ve optik sinire invazyon MRG ile daha iyi değerlendirilir T1A görüntülerde izointens tümör ile hiperintens periorbital yağ doku iyi bir sınır Presentation Hodgkin dışı lenfoma. A. Koronal BT kesitinde, MS, orbita inferior ve medial duvarı, zigoma ve sert damak destrükte görünümde. B. T2A sagital kesitlerde tümör hafif hiperintens izleniyor ve yer yer daha hiperintens nekrotik alanlar dikkati çekiyor. Orbital boşluğa uzanım var, ancak inferior rektus kasına ve orbitaya invazyon görülmüyor ok.PowerPoint Presentation Perinöral yayılım lokal kontrolde % 30 azalmaya , tedavi protokolunun değişmesine neden olan kötü prognozu gösteren bir durumdur ve MRG ile değerlendirilir. Tümöral yayılım trigeminal sinir boyunca kavernöz sinüse doğru olur. T1A kontrastlı incelemelerde sinirde segmental kontrast tutulumları ve kalınlaşmalar, perinöral yayılımın tipik bulgularıdır . Ayrıca sinir etrafındaki yağ dokunun kaybolması da tümör infiltrasyonunun bir diğer bulgusudur. Perinöral yayılım en sık adenoid kistik karsinomada görülürPowerPoint Presentation Kavernöz sinüs ve internal karotis arter İKA tüm MRG sekanslarında sinyalsiz olarak izlenir. İKA’da trombüs varsa T1A sekanslarda hiperintens bir görünüm ortaya çıkar. Eğer İKA’ya veya kavernöz sinüse tümör invazyonu varsa, kontrastlı T1A görüntülerde İKA’da ve kavernöz sinüste kontrastlanmış tümör dokusu izlenebilirPowerPoint Presentation Yassı epitel hücreli karsinom. A. Aksiyel BT kesitinde İKA’ya ve kavernöz sinüse invazyon net olarak görülemiyor. B. T1A aksiyel kontrastlı görüntüde İKA’ya ve kavernöz sinüse invazyon izleniyor ok.PowerPoint Presentation YASSI EPİTEL HÜCRELİ KANSER Burun ve paranazal sinüslerin malign neoplazilerinin %70 ten fazlası yassı epitel hücrelikanserlerdir. %70 maksiller sinüs tutulumu varken maksiller sinüsü takiben %20 hastada nazal kavite, %10 hastada diğer sinüsler tutulur. Çok sayıda doğal ostiumlar bulunması ve paranazal sinüslerin kemik duvarlarının ince olması bir kompartmandan diğerine yayılımı oldukça kolaylaştırmaktadır. Nazal kavitede lateral duvarlar, özellikle de konkalarla sıklıkla tutulur. Hastaların %17 sinde servikal metastazlar oluşur. Nazal septum karsinomu çok daha azdır ve mukokütanöz bileşkede oluşma eğilimi Presentation LENFOMA Non- Hodgkin lenfomalı hastaların %10 unda baş ve boyun ekstranodal tutulumu olmaktadır. Bunların da %66 sı Waldeyer halkasında oluşmaktadır. %16 sı ise nazal kavite ve paranazal sinüsleri tutar. Burun ve paranazal sinüs lenfomalarının çoğu histiyositik ve diffüz lenfositik tiptir. En sık antrum ve etmoid sinüsleri tutar fakat tanı konulduğu zaman genellikle yumuşak doku yayılımı da Presentation EKSTRAMEDÜLLER PLAZMASİTOMA Tüm olguların %60 ı burun, nazofarenks ve paranazal sinüslerde oluşmaktadır. Kadın erkek oranı 1/4 tür. Hastalar çoğunlukla 40-70 yaş arasındadır. Bu tümörler polipoid veya sesil, kırmızı renkli ve nadiren de Presentation ESTHESİONEUROBLASTOMA Olfaktor epitelin nörojenik bir tümörüdür. Bu epitel, insanlarda üst konka, üst nazal septum ve area kribrozaya sınırlıdır. Tümör her yaşta görülebilir fakat hastaların 2/3 ü 10 ila 34 yaşları arasındadır. Erkeklerde bir miktar daha fazla görülmektedir. Tüm intranazal tümörlerde olduğu gibi semptomlar nonspesifiktir epistaksis, anosmi ve nazal obstrüksiyon. Bu nedenle hastaların çoğu ileri evrelerde teşhis edilmektedir. Genellikle kırmızı renkli bir kitle Presentation TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ Malign tükrük bezi tümörleri malign burun ve paranazal sinüs tümörlerinin sadece %6 ila %17sini oluşturur. Burun ve paranazal sinüslerde görülen tükrük bezi tümörleri sıklık sırasına göre 1. Adenoid kistik karsinom 2. Adenokarsinom 3. Malign pleomorfik adenom 4. Mukoepidermoid karsinom 5. Andiferansiye karsinomdurPowerPoint Presentation ADENOKARSİNOMA Üç ana histolojik formu vardır 1. Papiller 2. Sesil 3. Alveolar- mukoidPowerPoint Presentation Ağaç işçiliğinde sık götülen tip papiller adenokarsinomadır. Genelde bu tümörler düşük grade ve yüksek grade histolojik tiplere ayrılır. Düşük grade adenokarsinomlar nazal kavite ve etmoid sinüslerde yerleşmeye ve komşu sfenoid sinüs ile orbitaya yayılma eğilimlidir. Yüksek grade tümörler daha çok antrumun alt kısmına yerleşirler, daha diffüzdürler ve orta kafa çukuruna, pterygoid fossaya yayılırlar. Yüksek grade tümörlerde intra ve perinöral yayılım Presentation MELANOMA Tüm melanomaların %2 kadarı burun ve paranazal sinüslerden orijinlenir. Bu lezyonlar nazal boşlukta daha çok bulunur. En sık nazal septumun anterior kısmında, daha sonra orta ve alt konkalarda yerleşirler. Sinüslerden de en çok maksiller sinüsü tutar. Mukozal melanomaların prognozu kütanöz melanomalardan daha Presentation RABDOMİYOSARKOMA 15 yaşın altındaki hastalarda en yaygın yumuşak doku maligntümörüdür. Baş ve boyunda yerleşenlerin en belirgin tipi embriyonal tiptir. Bunu alveoler tip takip eder. Yaş grubunun küçük olması nedeniyle erken dönemdeki nazofagingeal rabdomyosarkomalar genellikle adenoid hipertropisi diye düşünülerek yanlış teşhis edilirler. Baş ve boyun rabdomyosarkomalı hastaların prognozu periferal tümörlerinkinden daha Presentation ANJİOSARKOMA Burun ve paranazal sinüslerde oldukça nadir görülürler. Orta yaş grubunda oluşan ve hızla gelişen tümörlerdir. HEMANJİOPERİSİTOMA Hemanjioperisitomaların yaklaşık ¼’ü baş ve boyun bölgesinde oluşur. Hızla büyüyen, ağrısız lezyonlardır. Damarsal tabiatta olmalarına rağmen gri renkli ve lastiksi görünümdedirler. En sık nazal kaviteyi %60 daha sonra sfenoetmoidal kompleksi %30, antrum ve nazofarenksi %5 ten az tutarlar. KONDROSARKOMA Nadiren burun ve paranazal sinüsleri tutarlar. Lokal rekürrens oranları %85 Kaynaklar 1. Jenny K. Hoang, James D. Eastwood1 Christopher , Multiplanar Sinus CT A Systematic Approach to Imaging Before Functional Endoscopic Sinus Surgery; AJR 2010; 194527–536 2. T. F. Gotwald, S. J. Zinreich, Three-Dimensional Volumetric Display of the Nasal Ostiomeatal Channels and Paranasal Sinuses; AJR 2001;176241–245 3. Adelson RT, Marple BF Fungal rhinosinusitis State-of-the-art diagnosis and treatment. J Otolaryngol 2005; 3418-22 4. deShazo RD, O’Brien M, Chapin K, Soto-Aguilar M, Swain R, Criteria for diagnosis of sinus mycetoma. J Allergy Clin Immunol 1997; 99475-485 5. Ferreiro JA, Carlson BA, Cody DT Paranasal sinus fungus balls. Head Neck 1997 ;19481-486 6. Kandoğan T, Ozuer MZ, Sezgin O. Mucopyocele of the maxillary sinus a case report. Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg. 2007;17235- 236. 7. Malloy KA. Fronto-ethmoid sinusmucocele a case report. Optometry. 2006;77450-8. 8. Som PM, Brandwein M. Sinusonasal cavities inflammatory diseases. In Harnsbarger HR, ed. Head and neck imaging, 3rd ed. St. Louis Mosby, 1996126–185 9. Harnsberger HR. Sinonasal imaging imaging issues in sinusitis. In Harnsberger HR, ed. Handbook of head and neck imaging. St. Louis Mosby,1995 359

nazofarenks posterior duvarda adenoid vejetasyon