. NEFES ALMAKNefes almak, içten içe, derin derin,Taze, ılık, serin,Duymak havayı almak, her sabah güne penceren ağaç gölgesinde, bir su gökyüzü, ufuklara her yer Caddeler, meydan, çarşı...Kardeşim, nefes alıyorsun ya!Koklar gibi maviliği, rüzgârı öper gibi,Ananın südünü emer gibi,Kana kana, doya doya...Nefes almak, kolunda bir sevgili,Kırlarda, bütün bir pazar yaz, almak, akşam, iş bitince,Çoluk çocuğunla artık bütün gece,Nefesin nefeslere rahat, unutmuş, uykulu,Yanında karına uzatıp bir kolu,Nefes dolup boşalan göğse...Uyumak, sevmek nefes nefese,Kalkıp adım atmak, tutup ıslık ışıl ışıl, içilecek kokusu, toprak kokusu, çiçek vuran ışık, kulağıma gelen bütün sevdiklerim, her şey, herkes...Anlıyorum, birbirinden mukaddes,Alıp verdiğim her OSMAN SABA ZİYA OSMAN SABA 1910-1957*Cumhuriyet edebiyatı Yedi Meşaleciler şairi, yazar.*İstanbul’da dünyaya gelmiştir. *İlköğreniminden sonra Galatasaray Lisesine gider.*Burada tanıştığı Yaşar Nabi vasıtasıyla Yedi Meşale grubuna katılmıştır. *1928'de altı lise arkadaşı ile birlikte Yaşar Nabi, Sabri Esat, Cevdet Kudret, Vasfi Mahir, Muammer Lütfi, Kenan Hulusi Yedi Meşale isimli ortak kitap yayımlamışlardır.*Sınıfta kalınca Cahit Sıtkı ile sınıf arkadaşı olur. *Ziya Osman Saba’nın Cahit Sıtkı Tarancı ile tanışmasının ardından aralarında büyük bir bağ ve dostluk oluşur.*Cahit Sıktı, edebiyat ile adı anılan birçok kişiyi Ziya Osman Saba ile tanıştırır.*Hukuk Fakültesi’nde öğrenimine devam etmiştir.*Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde ve Emlâk Bankası’nda çalışır.*İstanbul’da Maarif Basımevi Tashih Bürosu şefliği yapar.*1950'de geçirdiği bir kalp krizi nedeniyle işi bırakmak zorunda kalan Saba, yaşamının geri kalanında arkadaşı Yaşar Nabi'nin sahibi olduğu Varlık Yayınları'nın kitaplarını evinde basıma hazırlayarak geçimini sağlamıştır.*1957’de geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu İstanbul’da ölmüştür.*Ziya Osman, lise yıllarında şiirle uğraşmaya başlamıştır.*İlk şiirleri Servet-i Fünûn’da yayımlanır. İlk şiiri, Sönen Gözler*Sanat ve edebiyat anlayışında Fransız sembolistlerinin etkisi görülür.*Batılı nazım biçimleri kullanır.*Yedi Meşale topluluğunun ortak kitabı Yedi Meşale’de ve Meşale dergisinde çeşitli şiirleri yer almıştır. *Başlarda içe dönük bir şairdir.*Bunda, çocuk yaşta annesini kaybetmesinin, babasından uzaklaşmasının ve yoksunluklar içinde yaşamasının etkisi vardır.*Hâtıralar, özlem ve karamsar havanın hâkim olduğu ilk şiirlerinde hayata küskünlük ve ölüm temaları dikkati çeker.*Deneme yazıları ve sonraki yıllara ait şiirleri, Milliyet gazetesinin kültür-edebiyat sayfasında; İçtihat, Varlık, Ağaç ve Yücel dergilerinde yayımlanmıştır.*Hayatının sonuna kadar şiire sadık kalmıştır.*1940’larda, yaşama sevinci, insan sevgisi, ev hayatı, fakirlere acıma, kadere boyun eğme, küçük mutluluklarla yetinme, Allah’a kulluk ve âhiret özlemi gibi temalarda yoğunlaşır. *Yapmacıklıktan uzak durmuştur.*Yeni modalara kapılmamış; edebî sanatlara, süse rağbet etmemiş; sade ve tutarlı bir şiir ortaya koymuştur.*Lirik ve içten bir söyleyişi vardır.*1940 öncesi şiirlerinde, dörtlü ya da sone, terza-rima gibi nazım biçimleriyle; çoğunlukla 7+7 ölçülü şiirler yazmıştır. *1940'tan sonra genellikle serbest nazmı uygulamış; ancak uyaklı söylemekten kurtulamamıştır.*Kendine has bir şiir atmosferi kurmaya çalışmıştır.*Hikâyelerinde Abdülhak Şinasi Hisar etkisi görülür.*Hikâyelerinde genellikle bir anı karakteri vardır.*Hâtıra tarzındaki hikâyelerinde, çocukluğunu, gençlik yıllarını, evliliğini ve İstanbul’un çeşitli semtlerini, evini, aile sevgisini anlatır. *İstanbul yazarı olarak çevresindeki değişimin içinde hep incelikleri, güzellikleri arar.*Ölüm karşısında isyan etmek yerine, ölümü tevekkülle karşılamıştır.*Ölümünün onuncu yılında Varlık dergisi Ziya Osman için özel bir sayı hazırlamıştır.*Ömrü boyunca Yedi Meşaleciler topluluğunun şiir anlayışına bağlı kalan tek Yedi Meşalecidir.* “Beyaz Şairi” olarak OSMAN SABA’NIN ESERLERİŞiir Yedi Meşale ortak kitap, Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak ölümünden sonra yayımlanmıştır, Bıraktığım İstanbul 2003Bazı şiirleri Bir Yer Düşünüyorum, Çocukluğum, İstanbul, Deniz Kıyısındaki Kulübe, Bir Oda Bir Saat SesiHikâye Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul Tercüme Roman Germinie Lacerteux Goncourt Kardeşler’denDeneme Konuşanlar Bir Hüzünle Sesinde 2004 HAYATI Şair ve yazar. 30 Mart 1910’da İstanbul’da dünyaya geldi. 29 Ocak 1957’de İstanbul’da yaşama veda etti. Babası Binbaşı Osman Bey’dir. Beşiktaş’ta Hayreddin İskelesi yakınlarında bir yalıda doğdu. Sekiz yaşındayken annesini kaybetti. İlköğreniminden sonra Mütareke yıllarında girdiği Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak okudu. Sanat görüşünün ve şiirinin gelişmesinde büyük payı olan yakın dostu Cahit Sıtkı Tarancı’yı burada tanıdı. Liseden 1931’de mezun olduktan sonra girdiği Hukuk Fakültesi’ne devam ederken, bir yandan da Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde çalıştı. Fakülteyi 1936’da bitirdi. Hariciye’ye girmek istedi. Bankadaki görevinin Ankara’ya nakledilmesi üzerine bir süre orada kaldı, ancak istifa ederek İstanbul’a döndü; Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu şefi olarak çalışmaya başladı 1945. Geçirdiği kalp rahatsızlığı sebebiyle işinden ayrılarak evine çekildi 1950. Varlık Yayınları’nın bazı işlerini yürüttü. Eyüpsultan’daki aile mezarlığında gömülüdür. Lise yıllarından itibaren şiirle uğraşmaya başlayan Saba ilk şiirini “Sönen Gözler” Servet-i Fünun dergisinde “Ziya” imzasıyla yayımladı 19 Ocak 1927. Edebiyata/şiire ilgisinin daha küçük yaşlarda başladığını belirten Saba’nın ilk kalem denemeleri küçük yaşta kaybettiği annesinin ölümüne dair yazdığı yazılardır. Servet-i Fünun dergisinde ve okulda tanıştığı arkadaşlarıyla “Yedi Meşale” toplu – luğunun kuruluşuna katılan şairin, topluluğun ortak kitabı Yedi Meşale’de ve Yusuf Ziya Ortaç’ın desteğiyle kurulan Meşale 8 sayı dergisinde şiirleri çıktı. Daha sonra Milliyet gazetesinin kültür/edebiyat sayfasında ve İçtihat dergisinde yazı ve şiirlerini yayımlayan Saba Varlık dergisinin kurulmasından 15 Temmuz 1933 sonra çalışmalarını çoğunlukla bu dergide yayımladı. Bu arada Ağaç ve Yücel dergilerinde de adı görüldü. Şiir yazmayı kendisi için adeta bir zorunluluk ve yaşama nedeni olarak gören Saba, edebi görüş ve şiir anlayışı olarak Galatasaray Lisesi’ndeyken okuduğu Régnier, Mallarmé, Rimbaud, Baudelaire, Supervielle gibi Fransız simgecilerden etkilendi. Kişisel çatışmalardan olduğu kadar, toplumsal çekişmelerden de uzak kalan bir şiir dünyası kuran Saba “çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev-aile sevgisi, yoksul yaşamalara karşı utanç ve acıma, Tanrıya kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm yakınlığı, öte dünya özlemi gibi konuları” Necatigil yalın, duru bir dille işledi. Genel olarak hece ölçüsüyle yazan Saba 1940’tan sonra serbest biçimleri de denedi. Saba, şiirin yanında, çocukluğunu, gençliğini, evliliğini ve çok sevdiği İstanbul’da yaptığı gezileri anlattığı, anı/öykü tarzı anlatılar da yazmıştır. A. Ş. Hisar etkisinin duyulduğu bu anlatılarda kendisinin yanında, değişen İstanbul karşısındaki hüzünlü duyarlığını da dile getirir. ESERLERİ Şiir Sebil ve Güvercinler, İst. ABC, 1943 Geçen Zaman, İst. Ülkü B., 1947 Nefes Almak, İst. Varlık, 1957 Anı-Öykü Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, İst. Varlık, 1952 Değişen İstanbul, İst. Varlık, 1959 ESER ÖRNEKLERİ ZİYA OSMAN SABA ŞİİRLERİ BÜTÜN SAADETLER MÜMKÜNDÜR … Ve bütün dünya Bir an içinde gürültüsüz Bütün saadetler mümkündür… Bahtsızların biraz gülümsemesi Körlerin gün görmesi Mümkündür bütün mucizeler Ana, baba, evlat bütün kaybolanlar Ebedi bir sabahta buluşmamız bir daha Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allah’a AYAKLAR … Çocuk ayakçıkları, o başkalık, tombulluk Henüz yere değmemiş, daha pespembe, yumuk Yolculuk nasıl geçti? Ne oldu? Ne de çabuk? Teneşirde ayaklar, mosmor, taş gibi soğuk ELLER … Eller, göbek üstünde, yok bir şey umurunda Ellikten çıkmış eller, ekmek uğrunda Derileri soyulanlar çamaşırdan Eller, avuç içleri nasırdan Karımınkiler öylesine, çocuğuma bakmaktan Tahta uğmak, sabah karanlığı ateş yakmaktan Açılmış, kapanmayacak avucundan belli Dilencinin eli Eller, eteklerde, baygın düşmüş bir ara Eller, sarılmış demir parmaklıklara … BEYAZ Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz, Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı. Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz. İş bitti… Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz, Duyuyorum bu sabah, kış içimden çıkalı, İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı, Ah, sade nefes almak, göğsüme dolan bu haz… Bir kuş ötecek şimdi… Havada bir durgunluk, Mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk, Beyaz çiçeklerini tektük düşüren kiraz. Bahar pınarlarından içime damlayan su, Bembeyaz çiçeklerin ıslak, temiz kokusu, Kış bitti… Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz.. SESSİZLİK Biz o kadar ağladık ki beraber, Gözyaşları doldurdu avucumu şimdilik. Şimdilik uzun uzun, bambaşka bir sessizlik Yavaşça alçalarak, yavaşça bizi dinler. Etrafta kalan sesler kesildi birer birer. Hatırlamaz olmuşum, her şey uzakta, silik. Yalnız senin vücudun… Ah içte bir içimlik Bir su gibi ellerin avucumda serinler. Vücudunun gölgesi bak yerde gölgemle bir, Yeni bir nefes gibi sessizlik göğsümdedir. Sessizlik içerime doluyor yudum yudum. Dolu bir yelken gibi göğsümde genişleyiş, Ve öyle için için, ve öyle geniş geniş. Ben hiç bir şey duymadan, ben yalnız seviyorum. KAYNAKÇA Z. İ. Zaimoğlu, “Ziya Osman Saba’nın Hayatı”, Varlık, S. 451 1 Nisan 1957; Y. N. Nayır, “Aramızda Bir Ermiş Yaşadı”, aynı yerde; O. Akbal, Şair Dostlarım, İst., 1964, s. 31-44; B. S. Ediboğlu, Bizim Kuşak ve Ötekiler, İst., 1968, s. 92-99; H. F. Ozansoy, Edebiyatçılar Çevremde, Ank., 1970, s. 118-122; Necatigil, İsimler, 315-316; Kurdakul, Sözlük 1999, 566; M. Kutlu, “Saba, Ziya Osman”, TDEA, VII, 379-382; S. İleri, “Saba, Ziya Osman”, DBİA, VI, 380; A. Oktay, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 1923-1950, Ank., 1993, s. 1175-1186; B. Necatigil, Yazılar 1, İst., 1983, s. 213-214; H. Yavuz, Okuma Notları, İst., 1992, s. 139; M. Miyasoğlu, Ziya Osman Saba, 1987.

ziya osman saba şiir incelemesi