. Error 521 Ray ID 739bf59b9bc2b963 • 2022-08-12 202847 UTC AmsterdamCloudflare Working Error What happened? The web server is not returning a connection. As a result, the web page is not displaying. What can I do? If you are a visitor of this website Please try again in a few minutes. If you are the owner of this website Contact your hosting provider letting them know your web server is not responding. Additional troubleshooting information. Cloudflare Ray ID 739bf59b9bc2b963 • Your IP • Performance & security by Cloudflare
DRAMATİK ŞİİR ,acıklı ya da korkunç bir konuyu anlatan şiir; insanın gözünün önünde tiyatro gibi konuyu canlandırabilen şiir; opera için yazılan manzum dramlardaki şiir. Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakespeare; bizim edebiyatta Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel dramatik şiirin en güzel örneklerini verirler. Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün 19. yy. çıkışına kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düz yazıyla yazılmaya başlanır. Dramatik şiir harekete çevrilebilen şiir türüdür. Başlangıçta trajedi acıklı,mitolojiden ve komedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın acıklı ,komedi eklenmesiyle üç kere çıkmıştır. Bizde dramatik şiir türüne örnek verilmemiştir. Çünkü bizim Batı’ya açıldığımız dönemde Tanzimat Batı’da da bu tür şiirler yazılmıyordu; nesir kullanılıyordu tiyatroda. Bizim tiyatrocularımız da tiyatro eserlerini bundan dolayı nesirle yazmışlardır. Ancak nadirde olsa nazımla tiyatro yazan da olmuştur. LİRİK ŞİİR; duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır. Bireysel duyguların içten geldiği gibi, coşkulu, etkili bir dille anlatılmasına da lirizm olarak esin dolu, coşkun, içli bir dili bulunan anlamlarında kullanılan lirik sözü, bu niteliği taşıyan düzyazı ürünleri de niteler. Aynı genellik lirizm için de söz konusudur. Örnek-1 Ne zaman seni düşünsemBir ceylan su içmeye inerÇayırları büyürken görürümHer akşam seninleYeşil bir zeytin tanesiBir parça mavi denizAlır beniSeni düşündükçeGül dikiyorum elimin değdiği yereAtlara su veriyorumDaha bir seviyorum dağları İlhan BERK Örnek-2 Kara dutum, çatal karam ,çingenemNar tanem , nur tanem , bir tanem,Ağaç isem dalımsın salkım saçakPetek isem balımsın oğulumGünahımsın vebalimsin .Dili mercan , dizi mercan, dişi mercanYoluna bir can koyduğum,Gökte ararken yerde bulduğumKaradutum ,çatal karam çingenemDaha nem olacaktın bir tanem? EYÜBOĞLU Örnek-3 Geceleyin bir ses böler ürpermeyle dolar - Nerdesin?Arıyorum yıllar var ki ben onu,Aşıkıyım beni çağıran bu olur sürüyüp beni derbeder,Bu ses rüzgarlara karışır olur peşimden yürür beraber,Ansızın haykırır bana Nerdesin?Bütün sevgileri atıp içimden,Varlığımı yalnız ona verdim ben,Elverir ki bir gün bana derindenTa derinden bir gün bana "Gel" desin Ahmet Kutsi TECER Örnek-4 Zil, şal ve gül. Bu bahcede raksın bütün hızı...Şevk akşamında endülüs üc defa sihirli şarkısı yüzlerce dildedirİspanya neş'esi ile bu akşam bu çevrilir gibi birden dönüşleri,İşveyle devriliş, örtünüşleri...Her rengi istemez, gözümüz şimdi dalga dalga bu akşam bu şaldadır..Alnında halka halka aşüfte kakülüGögsünde yosma gırnatanın en güzel gülü...Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü sürmeli,Şeytan diyor ki, sarmalı yüz kere kamaştıran şala, meftun eden güleHer kalbi dolduran zile, her sineden "Ole!" Yahya Kemal BEYATLI DİDAKTİK ŞİİR fr. didaktique, os. talimî, öğretici demektir. Amacı bilgi vermek olan edebiyat ürünleri bu sözcükle nitelenir. Tâlimi Edebiyat», Öğretici Edebiyat» da aynı anlamdadır. Başlangıçta bu bölümleme yalnız şiir için söz konusuydu. Edebiyat türü olarak yalnız şiir vardı. Dualar, dinsel amaçlı metinler kolay akılda tutulabilmesi için şiir biçiminde yazılıyordu. Türlerin gelişimi sonucu didaktik terimi tiyatro, öykü, roman için de kullanılmıştır. Belli bir düşünceyi aşılamak ya da belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlaki bir ders çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü zayıf şiir türüdür. Eski çağlarda ozanların eğitici öğretici bir kişi olduğu kabul ediliyordu. Eski Yunan edebiyatında HESİODOS bu türün ilk örneklerini hikâyeler ve fabllar da bu gruba girer. Örnek-1 Bir dala konmuştu karga cenapları;Ağzında bir parça peynir tilki kokuyu almış olmalı;Ona nağme yapmaya başladı"Ooooo! Karga cenapları, merhaba!"Ne kadar güzelsiniz; ne kadar şirinsiniz"Gözüm kör olsun yalanım varsa"Tüyleriniz gibiyse sesiniz"Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın."Keyfinden aklı başından gitti bay karganın;Göstermek için güzel sesiniAçınca ağzını düşürdü kapıp onu dedi ki "Efendiciğim,Size küçük bir ders vereceğim;Alıklar olmasa iş kalmaz açık gözlere;Böyle bir ders de değer sanırım bir peynire"Karga şaşkın, mahcup biraz da geç ama,Yemin etti gayrı faka basmayacağına. Çev Orhan Veli Örnek-2 Şunlar ki çoktur mallarıGör nice oldu halleriSonucu bir gömlek imişAnında yoktur yenleri Yunus EMRE PASTORAL ŞİİRfr. Pastorale; kır, çoban hayatını, çıplak tabiat güzelliklerini tanıtıp sevdirmek gayesini taşıyan edebî eserlere denir. Şiir roman, hikâye, tiyatro, mektup, makale, seyahat; fıkra; hayrat; sohbet gibi edebî türlerin hepsi pastoral bir görüşle yazılabilir. Pastoral şiirin iki biçimi vardır Doğrudan doğruya tabiat manzaralarını canlandırana idil; Karşılıklı konuşma tarzında yazılan pastoral manzumelere eglog denilir. Yunan edebiyatından Theokritos III. yüzyıl, Lâtin edebiyatından Vergilius MÖ. 70 - 19 en büyük pastoral şiir örneklerini veren şairlerdir. Örnek-1 Avludan geçtiğini gördü gelininSuya gidiyordu öğle güneşindeArdında bebesi yalınayakGeride KarabaşTozlu yoldanSöğütlerin oradaki çeşmeyeYalağında bulutlar yıkanan çeşmeye oktay RIFAT Örnek-2 Gümüş bir dumanla kapandı her yerYer ve gök bu akşam yayla dumanıSürüler , çeşmeler , sarı çiçeklerBeyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı Ömer Bedrettin UŞAKLI Örnek-3 Daha deniz görmemiş bir çoban dağların eskiden aşinasıdır gibiyiz ebenced buraların,Bu tenha derelerin, bu vahşi kayalarınGörmediği gün aynı pınardan doldurup testimiziKırlara açılırız yok,yazma yok, bilmeyiz eski yeni,Kuzular bize söyler yılların geçtiğini,Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,Dolaştırıp dururuz aynı bir yaz gecesi doğurmuş beni burda,Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam;Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,"Suma"mın başka köye gelin gittiği akşam,Gün biter, sürü yatar ve sararsan bir ayla,Çoban hicranlarını basar bağrına bir yaprak gibi kalbini eline al,Diye hıçkırır kavalBir çoban parçasısın, olmasan bile koyun,Daima eğeceksin başkalarına boyun;Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı,Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşıUçan kuşları düşün, geçen kervanları an,Mademki kara bahtın adını koydu çoban!Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden,Çıngırak seslerinin dağlara dediğindenAnlattı uzun uğultusundan usanmış ruhumuzunNadir duyabildiği taze bir heyecanla,Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanlaBingöl yaylalarının mavi dumanlarına,Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına. Kemalettin Kamu Örnek4 Derinden derine ırmaklar ağlar,Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,Ne söyler su dağa çoban çeşmesi."Goynunu Şirin'in aşkı sarıncaYol almış hayatın ufuklarınca,O hızla dağları Ferhat yarıncaBaşlamış akmağa çoban çeşmesi..."O zaman başından aşkındı derdi,Mermeri oyardı, taşı yanık yolcuya soğuk su kaç dudaga çoban Aslı'ya yol gösteren bu,Kerem'in sazına cevap veren bu,Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...Sızmadı toprağa çoban gelin oldu,Mecnun mezarda,Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,Ateşten kızaran bir gül ararda,Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,Tarihe karıştı eski seslenir, beyhude çağlar,Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi... Faruk Nafiz ÇAMLIBEL SATİRİK ŞİİRToplum hayatındaki aksayan yönleri , düzensizliklerin insanların çeşitli konulardaki zayıflıklarının zekice , ince bir alay tarzı ile kişileri ve olayları eleştiren şiirlerdir. Bunlarda didaktik özelliklerde görüldüğünden , didaktik şiir için de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğrudur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv , Halk edebiyatında taşlama , yeni edebiyatımızda yergi denir. Örnek-1 Pek rengine aldanma felek eski felektirZira feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönektirYa bister-i kemhâda , yâ virânede can verÇün bay ü gedâ hâke beraber girecektirAllaha sığın şahs-ı halimin gazabındanZira yumuşak huylu atın çiftesi pektirYaktı nice canlar o nezaketle tebessümŞirin dahi kasdetmesi cana gülerektirBed asla necabet mi verir hiç üniformaZerdüz palan ursan eşek yine eşektirBed mâye olan anlaşılır meclis-i meydeİşret , güher-i âdemi temyize mihenktirNush ile yola gelmeyeni etmeli tektirTekdir ile uslanmayanın hakkı kötektirNâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüzDivânelerin hemdemi divâane gerektirAff ile mübeşşer midir eshâb-ı meratipKanun-i ceza âcize mi hâs demektirMilyonla çalan mesned-i izzetde serefrâzBir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürektirİman ile din , akçadır erbâb-ı gınâdaNamus ü hamiyyet sözü kaldı fukarada Ziya Paşa Örnek-2 Benim bu gidişe aklım ermiyorFukara halini kimse sormuyorPadişah sikkesi selam vermiyorKefensiz kalacak ölümüz bizim ŞATHİYE , Dini ve tasavvufi halk şiirinde mizahi mutasavvuf şairlerce söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları dile getiren, anlaşılması yorumlanmasına bağlı şiirlerdir. Tasavvufi konuları işleyenleri şathiyat-ı sûfiyâne adını alırlar. Şathiyelerde Allah’ın celâl sıfatının değil, cemâl sıfatının ön plana çıkarıldığı görülür. Bu tür şiirlere genellikle Alevi-Bektaşi şairlerinderastlanır. Allah ile alay eder gibi yazılmış şathiyeler küfür sayılmıştır. Ama şathiyeler asla küfür değildir. Şathiyeler biçimce komik ve alaylı olabilir ama şathiyede aranan şiirin arkasındaki düşüncedir. Anlanıp yorumlandığında çok derin anlamlara sahip oldugu görülür. Şathiye çok derin tasavvufi konular işleyen felsefi şiirlerdir. Kaygusuz Abdal ve Yunus Emre şathiye yazmıştır. Örnek-1 Kıldan köprü yaratmışsın gelsin kulum geçsün deyü Hele biz şöyle duralım yiğit isen geç e Tanrı EPİK ŞİİR; Epik kelimesi Yunanca destan, kahramanlık şiiri mânasına gelen epos kelimesinden türemiştir. Batı edebiyatında başlıca örnek olarak İlyada ve Odise kabul edilir. Vergilius'in Aeneid adlı eseri Homeros'in tam bir taklididir. Batı ortaçağında Vergilius tesiri Homeros geleneğini canlı tutmuştur. Epik şiirlerde yiğitlik, kahramanlık, savaş… temaları epope destan ya da epik şiirlerde tarihsel bir gerçek vardır. Epik şiir bu gerçekten şiirlerin çoğu , okuyucuyu coşkulandırdığı için lirik özellikler de taşır. Örnek-1 Durduk , süngü takmış kafir ayaktaBizde süngü yokBir hayret kızıllığı akardı üstümüzdenDehşetten daha çokDurduk , süngüsü düşmanın pırıl pırıl ,Önümüze çıktı bir gündüz,bir geceKorku değil haşaBir büyük düşünce . DAĞLARCA Örnek-2 Kalktı göç eyledi Avşar elleri,Ağır ağır giden eller atlar yakın eder ırağı,Yüce dağdan aşan yollar kılıcımız Kirmani,Taşı deler mızrağımın devlet etmiş fermanı,Ferman padişahın,dağlar birgün kavga kurulur,Öter tüfek davlumbazlar koçyiğitler yere serilir,yenilen ölür, kalan sağlar bizimdir. DADALOĞLUŞİİRDE SANATSAL AKIMLAR FÜTÜRİZM Gelecekçilik, Hız, teknoloji, gençlik ve şiddet, arabalar, uçaklar ve endüstriyelleşme gibi geleceğin çağdaş kavramlarına vurgu ise iki şeye çok önem verirler; 1-Ses 2-Hız ve makine Bu akımın öncüsü ve şefi İtalyan şair, romancı, oyun yazarı ve yayın yönetmeni Filippo Tommaso Marinetti'dir. Marinetti’nin 1909’da Paris’te "Le Figaro" gazetesinde yayımladığı manifesto futurisita Fütürizm Bildirisi gelecekçiliğin manifestosu oldu. Bildiride, "Bizler müzeleri, kütüphanelerin yerle bir edip ahlakçılık, feminizm ve bütün yararcı korkaklıklarla savaşacağız" deniyordu. Bu geçmişin bütünüyle reddi demekti. Aynı bildiride, "Biz dünyadaki gerçekten sağlıklı tek şeyi, yani savaşa ve ölüme götüren güzel düşünceleri yüceltiyoruz" sözleri, siyasal alanda o dönemde gelişen faşizmden yana bir tavrın da açık göstergesiydi. Süratin üstünlüğünü iddia ve ilan eden Marinetti, bir yarış arabasının Samothrake zaferi Yunan heykelinden daha güzel olduğunu ve buna ek olarak da "Mutlak içinde yaşıyoruz, çünkü "her yerde hazır ve nazır olan" edebi sürati biz yarattık" demiştir. Gelecekçiliğin kurucusu Marinetti, Avrupa’da birçok yazarı etkiledi. Rusya’da Velemir Hlebinikov ve Mayakovski gelecekçiliğe yöneldi. Rus gelecekçiler kendi bildirgelerini yayınladı. Puşkin, Tolstoy, Dostoyevski reddedildi. Şiirde sokak dilinin kullanılması istendi. 1917 Ekim devriminden sonra da gelecekçi akım güçlendi. Mayakovski’nin ölümüne kadar etkisini Nazım Hikmet Ran'ın bazı dikkat çeken fütürist şiiri Makinalaşmak’tır. İtalya’daki gelecekçiler ilk şiir antolojisini 1912’de yayımladı. Gelecekçilik faşizm ile özdeşleşti. Ve 1920’lerin ortalarına doğru etkisini yitirdi. Fütürizmin Akımının Özellikleri *Edebiyatın durgunluktan ve uyuşukluktan kurtulması gerektiğine inanan futüristler, savaş, kavga gibi saldırgan hareketleri içeren konuları ele alırlar. *Evrenin hareketi ve canlılığı, resimde dinamik bir duyurma hâlinde verilmelidir. *Hızın, süratin güzelliği vurgulanarak uçaklara, arabalara, trenlere övgüler yağdırılır. *Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden fütüristlerin parolası, "sözcüklere özgürlük"tür. *Şiirde geleneksel kurallar terk edilir. Ölçü ve uyaktan vazgeçilir, şiir yazarken özgürce davranılır. Bu yüzden fütürizmde serbest tarzda yazılan şiirler ön plana çıkar. *Fütüristlere göre sanat tarihçileri faydasız, hatta zararlıdır; onlara aldırmamak gerekir. NİHİLİZM YOKÇULUK , HİÇÇİLİK Dünyada hiç bir şeyin anlamı ve önemi olmadığını savunan görüş. geleneksel değerlerin, inançların, yaşamın, kısacası evrende olup biten bütün olayların aslında hiçbir nesnel temeli olmadığını, varoluşun anlamsızlığını ve yararsızlığını savunan görüş. Ahlaki değerlere, etik değerlere, geleneklere-göreneklere, devlete karşıdır. Turganyev'in Babalar ve Oğulları romanındaki Bazorov karakteri temelle yazılmıştır. Felsefede nihilizm, hiçbir şeyin var olmadığını, hiçbir şeyin bilinemeyeceğini savunan görüştür. Nihilizm öğretisi, bilgi felsefesinde her tür bilginin bir aldanma olduğunu, bilginin olmadığını; ahlak felsefesinde insan eylemlerini belirleyen değerlerin olmadığını; varlık felsefesinde hiçbir şeyin var olmadığını savunur. Temel sloganı tanrı öldü Nietzsche olan da diğer kutsallıklar ve değer yargıları gibi insanların aptalca ürünleri olduğunu savunan ve insanın artık kendi değerlerini kendisinin yaratması gerektiğini savunan felsefe. İlk Çağ Yunan filozofu Gorgias bu görüşün temsilcilerinden biridir. Bir sofist olan Gorgias'a göre; hiçbir şey var değildir herkesin üzerinde uzlaşarak var diyebileceği bir varlık yoktur, bir şey bir biçimde var olsa bile o bilinemez, bir şey bir biçimde var olsa ve bilinse bile bu bilgi başkalarına aktarılamaz. Örnekten de anlaşılacağı üzere sofistler varlığın bilinemeyeceği şeklindeki görüşlerini, dil ve duyum sorunuyla açıklarlar. Onlara göre düşüncelerimizi aktarmada kullandığımız, sembollerden oluşan dil güvenilir değildir. İnsanlar arasında dil aracılığı ile kurulan iletişim tam değil görecelidir. Duyum ve algıya dayanan bilgiler de görecelidir. O halde onlara göre varlıklar üzerinde ortak bir anlam da olmayacaktır. En önemli temsilcisi Nietzsche’dir. Var olan değerlere, düzene karşı çıkar ve hiçbir değer tanımaz. Nietzsche, modern insanın benimsediği değerlerin geleneksel dayanaklarının çöktüğünü söyler. Bu nedenle eski değerler bırakılıp, bütün değerler yeniden kurulmalıdır. Bunu yapacak olan da güç istenci ile üstün insandır. İnsan değer yaratabildiği ölçüde üstün insan olarak özgürdür. Ona göre insanlar güçlüler ve zayıflar diye ikiye ayrılırlar. Egemen ahlaki belirleyen bireyin güçlü veya zayıf olmasıdır. Mevcut ahlak sistemini zayıf insanlar oluşturmuştur, bu ahlak sistemi köle ahlakıdır. Köle ahlakı insanların zayıflıklarını ön plana çıkaran, yaşam gücünün eksilmesine sebep olan ahlaktır. Bu ahlakın karşısında güçlü insanların oluşturduğu efendi ahlakı vardır. Efendi ahlakı güç istenciyle oluşan üstün insan ahlakıdır. Üstün insan çağının her türlü kokuşmuş değerlerini reddeden, kendisini aşmış ve yeni değerler oluşturabilme gücüne sahip insandır. Kendi değerini kendisi oluşturabilen insan kendi ahlakını kendi oluşturur. Bu nedenle evrensel ahlak anlayışı olamaz. Neyzen Tevfik temsilcilerindendir.
18 Mart Çanakkale zaferi şiirleri kısa sayfamızda, ünlü ve amatör şairler tarafından yazılmış 18 Mart Çanakkale zaferi ile ilgili şiirler Çanakkale şiiriTürklüğün toprağı vatan diyerek. Al kanı döktüğü yer ÇANAKKALE. Mehmet’in ölmeyi şeref bilerek. Toprağa düştüğü yer yol vermez her nidasıyla. Gökler tutulmuştu cenk havasıyla. Bulutlar ağlarken ölüm yasıyla. Tarihin güldüğü yer secde etti her şehidime. Analar yanardı mert yiğidime. Gemiler inerken suyun dibine. Bayrağın sevdiği yer emreder eşsiz komutan. “Geçilmez” diyordu bu yüce vatan. Türk’ün yardımcısı Ulu Yaradan. Alemin bildiği yer Işık HanakÇanakkale şiiriÇanakkale conk bayırı geçilmez, Türk yüreği çelik olur ezilmez, Bu toprakta hiç izinsiz gezilmez, Çanakkale şehitlerin Atatürk’le yürüdü, Şehit gazi düşmanları sürüdü, Düşmanları Türk kokusu bürüdü, Çanakkale Mehmetlerin Anafartalar söylesin, Söylesin de bunu dünya dinlesin, Dumlupınar gerisini söylesin, Çanakkale kahramanlar Güngör18 Mart Çanakkale şiiriÇanakkale zaferini bir kez daha kutlar, Bir kez daha bütün şehitlerimizi anarız. Çanakkale’yi melekler kurtardı deniyor, İşte bizler şimdi asıl bu masala kafalar büyük Atatürk’ü yok sayar, Kurtarıcı asker yerine melekleri koyar. Sanki asker yoktu Ata komuta etmedi, Meleklerin komutasındaydı tarihimizin büyük zaferiydi, Atatürk başkomutan, askerler neferiydi. Askerlerimiz orda, Atatürk her yerdeydi, Kurtarıcı melekler Sarıkamış’ta neredeydi?Savunduk Çanakkale’yi, kazma kürekle, Önder Atatürk, ve onlarca aslan yürekle. Kimileri gazi oldu fakat daha çoğu şehit, Şehitler diyarı, şehit yatağıdır cin ne melek, onlar kahraman askerdi, Çanakkale, öylesine çok büyük bir zaferdi. Bu zaferi hurafeciler hariç herkes gördü, Kahramanlık abidesi 18 Mart bizden kalabalık silahları çoktu, Ama vatanını savunanlarda korku yoktu. Geçilmezdi Çanakkale, işte bu çok açıktı, Yenilmezliğin simgesi,18 Mart BükülmezBenim Bayrağım şiiriAl bayrağım şanıyla dalgalanıp duracak. Başımızın üstünde sonsuza dek kalacak. Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar, İnönü. Bacılara gelinlik, şehidime son gördü geçirdi, yine dalgalanıyor. Onu yere atanlar bilsin ki aldanıyor. Pis kanları düşmesin benim al bayrağıma. Başka bayrak isteyen, gider başka AkınÇanakkale Geçilmez şiiriBir destandır yiğitlerin harman olduğu o yer. Ay güneş ve yıldızlar hep bu bahçeye doğar. Bayrağının uğruna yarabbi bu güzel vatan için. O mis kokulu bahçede nice şehitler şehitler o yiğitler hepsi vatan kahramanıdır. O kahreden mermiyi kucağına aldıran yaradanıdır. Rahmet sana Koca Seyit rahmet isimsiz kahramanlar. Görevi biz devir aldık rahat uyuyun vatan için destan yazdınız siz Çanakkale geçilmez. Öyle bir destan ki bu tarihten de silinmez. Sen yedi düvele bedelsin ey Türk oğlu Türk. Çünkü senin atandır Mustafa Kemal BüyükdereCan Çanakkale şiiriSurların var şehitlerle örülmüş. Kurbanın binlerce can Çanakkale. Böyle asil millet nerde görülmüş? Tarihe yazdırmış şan görmemiş ti böyle bir çağı. Geçilmez yazıyor tarih yaprağı. Avucuma alsam, sıksam toprağı. Süzülür elimden kan ediyor binlerce yatan. Nasıl duygulanmaz seni anlatan. En kutsal toprak sen, her yanın Vatan. Edirne, Ardahan, Van anlatmaya yetmiyor lisan. Akıl iflas eder, delirir insan. Bir daha taarruz ederse düşman. Şehit kanlarıyla yan nöbettedir yatan şehidim. Cennet yeli gibi kokan şehidim. Yarasından kanlar akan şehidim. Sen tarihi böyle an Ülkemde hepimiz kardeş. Nifak sokanların temeli kalleş. Seninle ufukta kaybolur güneş. Seninle ağarır tan, KılıçÇanakkale Şehidi şiiriUnutulmaz tarih dinleyin canlar, Bastığın yerlerden fışkırır kanlar, Çekildi silahlar boy kaldı hunlar, Tarih yazdı Çanakkale şehit olmakmış her şeye değer, Bilirmiş hak yolu istermiş meğer, Sanki gök kubbeden mermiler yağar, Tarih yazdı Çanakkale melekler kanadı gerdi. Mevla’m hikmetini haklıya verdi. Bütün yurt taşları cephede birdi. Tarih yazdı Çanakkale bile göğüs gerdi yürüdü. Düşman dik duruşu gördü eridi. Türk askeri hedefine yürüdü. Tarih yazdı Çanakkale seslerini arşta dinletti. Ayak sesleriyle yeri inletti. Kan kırmızı al bayrağı gülletti. Tarih yazdı Çanakkale yetmedi değmekle bize. Dönmedik cepheden yürüdük ize. Bütün dünya gördü gerek yok söze. Tarih yazdı Çanakkale AlageyikÇanakkale şiiriYüzbinlerce şehit verdik. Çanakkale geçilmedi. Düşmanları yere serdik. Çanakkale mermi azdı. Yalın ayak cephe gezdi. Gece gündüz siper kazdı. Çanakkale zor anlar yaşadık. Kah sıkıştık kah gevşedik. Denize mayın döşedik. Çanakkale düşmandan azdık. Nice tuzakları bozduk. Tarihlere destan yazdık. Çanakkale bir ders alsın. Dünyanın haberi olsun. Bundan böyle herkes bilsin. Çanakkale geçilmedi. DurmazoğluOn Sekiz Mart Çanakkale Zaferi şiiriDüşman nihayet anladı, Çanakkale geçilmez. Arkadaşım inat etme, bu yardan vazgeçilmez. Bu vatanın toprakları, hiçbir zaman seçilmez. Bu kefen, Çanakkale şehitlerine Türkü, bütün dünyaya tanıttı. Misyonerler gerçekleri, bil ki hep yanılttı. Çanakkale, Müslümanlar için bir kanıttı. Anzak kuvvetleri, nedense? Türkleri vatanın evladı, geç kalma gez Çanakkale’yi. O zaman çok iyi anlarsın, dans etmeyi baleyi. Düşman, içeriden fethetmeye çalışıyor Kale’yi. Anlarsınız gerçekleri görünce, Çanakkale’ dediği, Çanakkale şehitleri, bedrin askerleri. Bu gelen, Türk askerlerin daima, hep ayak sesleri. Tevhidi kurtarıyor, onun masum bakışları ve gözleri. Çanakkalesiz ben olamam, artık bunu anla ey GürsoyÇanakkale Şehitlerin Kucağı şiiriÇanakkale şehitlerin kucağı, Hak yoluna şehadetin ocağı, Cennet bahçesinin tatlı sıcağı, Çanakkale kan kaynıyor düşmanını boğuyor, Mehmetlerim size Hilal doğuyor, Fark eder mi dense hava soğuyor, Çanakkale kan kokuyor Veli dayı tığ gibi, Yüklenince düşmanlara çığ gibi, Boyladılar boğazların sığ dibi, Yutuverdi Çanakkale gemi mayınları döşerken, Alabora oldu düşman şişerken, Ve Türk adını tarihe düşerken, Düşman soluğunu Roma’da Güngör—-Çanakkale destanı şiiriÇanakkale sen dünyada destansın. Kınalı Mehmet’im sen bir arslansın. Bayrakta ay yıldız diyar vatansın. Çanakkale sen dünyada mermi birden yakıldı. Bomba sırtında süngüler takıldı. Cumhuriyetin temeli atıldı. Çanakkale sen dünyada komutanın var eşsiz kahraman. Düşmana vermedi ne el ne aman. Mehmedim zaferlerin pek çok yaman. Çanakkale sen dünyada emretti Mustafa Kemal. O dünyada eşsiz o nu örnek al. Zaferi kazandı Mustafa Kemal. Çanakkale sen dünyada Gürsoy18 Mart Çanakkale şiiriBulutlar sarmıştı her yanı, Kapkara bir geceydi, Yağmur, bardaktan boşalırcasına, Sağanak gibi yağıyordu, Yedi düvelin gemilerinden yükselen, Top, tüfek sesleri, Her yanı inletiyordu, Mustafa Kemalin askerleri, Aslanlar gibi dövüşüyordu, Ve Çanakkale kahramanca, Düşmana selam tepeden, Mustafa Kemal, Vatanıma ayak basacaksa düşman, Yaşamanın ne gereği var, En son nefer ölünceye kadar, Dövüşeceksiniz aslanlar, Görecek bütün dünya, Ne aslanlar doğururmuş, Emineler, Hatçeler, Ayşeler, Osman YılmazÇanakkale şiiriGün geçmiş, yıl geçmiş ne yazar. Her karış torağında bin, şehit bir mezar. Yeryüzünde yaşadıkça, tek dişi canavar. Türk milleti aynı destanı yine rahat uyu ey şanlı şehit. Gölgesinde gölgelen al bayrağın. Hangi kem göz sana edebilir nazar. Türk milleti aynı destanı yine cihana yeter yazdığın destan. Gök kubbe ay, yıldız sana verir selam. Çanakkale’yi düşmana yaptın ya mezar. Türk milleti aynı destanı yine döndükçe Çanakkale yine geçilmez. Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez. Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar. Türk milleti aynı destanı yine AydemirZafer Türküsü şiiriYaşamaz ölümü göze almayan, Zafer, göz yummadan koşana gider. Bayrağa kanının alı çalmayan, Gözyaşı boşana boşana gider!Kazanmak istersen sen de zaferi, Gürleyen sesinle doldur gökleri, Zafer dedikleri kahraman peri, Susandan kaçar da coşana yolda herkes bir, ey delikanlı, Diriler şerefli, ölüler şanlı! Yurt için dövüşen başı dumanlı, Her zaman bu şandan, o şana Nafiz ÇAMLIBELÇanakkale’de otuz bin şehit şiiriÇanakkale’de otuz bin şehit, Hepsi bir birbirinden yiğit, Bundan sonrasını tarihler yazar, Çanakkale de analar derdim garip halim, Kanı içmiş dağlar sanki düşmanım, Ne analar ne bacılar, Çanakkale’de zaferler pusu atmış Çanakkale yollarına, Yol vermiyor dağlar nice yiğit aslanlara, Yol vermesen küserim yara, Deli gönlüm gitmek ister yağıyordu yağmur gibi yiğitlerimizin üstüne, Ay yıldızlı bir bayrak dalgalanıyordu gök yüzünde, Mekanınız cennet olsun ebediyette, Çanakkale’de şehitler yatar diz Turan18 Mart Çanakkale şiiriBulutlar sarmıştı her yanı, Kapkara bir geceydi, Yağmur, bardaktan boşalırcasına, Sağanak gibi yağıyordu, Yedi düvelin gemilerinden yükselen, Top, tüfek sesleri, Her yanı inletiyordu, Mustafa Kemalin askerleri, Aslanlar gibi dövüşüyordu, Ve Çanakkale kahramanca, Düşmana selam tepeden, Mustafa Kemal, Vatanıma ayak basacaksa düşman, Yaşamanın ne gereği var, En son nefer ölünceye kadar, Dövüşeceksiniz aslanlar, Görecek bütün dünya, Ne aslanlar doğururmuş, Emineler, Hatçeler, Ayşeler, Osman YılmazÇanakkale Destan, Çanakkale İnsan şiiriI Hangi çılgın bu savaşın kurduysa kurgusunu; Düşünmeliydi yok oluşun kaçınılmaz sonucunu. Kolay değil inip gemilerden çıkmak tepeleri. Kim gelirse bir daha; çok ağır öder şafaktan kalma sarı saçlı çocuklar; Şimdi yatıyor Anzak Koyu’nun mavi sularında, Tarih nasıl yazılırmış öğrendiler; Çanakkale topraklarında… Yenilmiş; başları önde dönerken ülkelerine; Ulus olma bilincini verdik; Katık etsinler diye üstünden düşman geldiler; Öldüler, toprağın altından dost gittiler. Çanakkale Destan! Çanakkale İnsan!II Savaşta düşman, barışta dost olduk, Anıtlar diktik, bayrak çektik; selama durduk. Haber saldık Söz verdik ölenlerin analarına, “Ağlamayın! Silin göz yaşlarınızı, Onlar sonsuza dek bizimle kalacaklar, Mehmetçik ile yan yana yatacaklar, Çocuklarınız-çocuklarımız; Çanakkale topraklarında uyuyacaklar.”O günden, bu güne kalan sarı saçlı çocuklar! Bir daha gelirseniz denizlerimize Dost gelin! Getirin sevginizi gemilerinizle, Biz yine orada olacağız kır çiçekleri üstünden düşman geldiler; Öldüler, toprağın altından dost gittiler. Çanakkale Destan! Çanakkale İnsan! Toprak Vatan! Altında yatan; Ölümsüz Atam!Tevfik YalçınÇanakkale Gelibolu şiiriÇanakkale Gelibolu, Şehit dolu sağı solu, Dört kıtaya nam salmıştır, Türkün yiğit öncü Çanakkale, Şanla Dolu Çanakkale, Bütün Dünya’ ya nam Saldın, Atatürk’le kan bulursun, Gezip görüp can bulursun, Dört dünyaya nam saldılar, Şehit gazi selam dil çaresiz, Aşk olur mu hiç yaresiz, Dünyaya meydan okunan, Conk durur mu hiç ayaklandı, Kapıları dayaklandı, Şaşa kaldı koca dünya, Şehit gazi GüngörBirlik şiiriCehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun, Meğer ki harbe giden son nefer şehit karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa, Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa, Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsa, Değil mi cephemizin sinesinde iman bir; Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir; Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz, Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!M. Akif ERSOYÇanakkale şiiriUzaklarda bir ada var, Halkına derler İngiliz, Hem medeni, hem canavar, Fendinden emin Rus Kazağı, Onun yanında sofudur. Topu tutar dört bucağı Denizlerin Moskofu’ en gizli emeli Müslümanlar uyanmasın! Uçtan uca İslam ili Kendine arpalık kalsın..Allah dedi “Kabul olsun”. Ümmetimin bedduası, Dağılsın ordusu Rus’un, İngilizlerin donanması..Türk dedi Demek yaradan Kurtarmayı ister bizden; Karaları Kızıl Rus’tan, Denizleri İngiliz’den…Türk köyünden kalktı geldi. Hazırladı siperine… Bu geliş ok gibi deldi, İngiliz’in dedi İngiliz’e Çanakkale aşılmalı; Kızıl, Kara, Akdeniz’e Hakimiz, anlaşılmalı…”İngiliz, Fransalıyı, Aldı beyaz kotrasına… Tutmuşum sandı yalıyı, Geldi Boğaz sefasına…Beş Mart’ta iki donanma, Kal’amıza saldırdılar… Toplarımız coşkun suya, Zırhlıları daldırdılar…İngilizler korktu kaçtı, Rus ümidi kesti artık; Anarşistler bayrak açtı, Rus ilinde düştü Çarlık…Çok geçmeden birdenbire, Parçalandı Rus ülkesi, Sevinçle düştü tekbire, Elli milyon Türk’ün sesi…Ancak “Turan” hayal değil. Hakikate döndü bugün… Türk bilecek yalnız bir dil, Bizim için bu düğün…Çanakkale dört devlete, Galebeye sen çevirdin! Çar kölesi yüz millete, İstiklali sen getirdin!Senden ötürü bilsen daha, Kurtulacak nice ülke… Ne Afrika, ne Asya’da, Kalmayacak müstemleke…Çünkü nasıl karalarda, Artık yoksa Rus zorbası; Gezemeyecek deryalarda, İngiliz’in donanması…ZİYA GÖKALPOlsaydım şiiriO atlardan tekinin binicisi olsaydım. Düşmana çalardım, basardım kılıcı. O atlardan tekinin sürücüsü olsaydım. Düşmana kan kusturur, bildirirdim acıyı. Atlılar, giden atlılara katıldılar. Atlılara katıldılar giden atlılar. Nal seslerinde dünya titrer gibi. Çanakkale ufkuna aktılar, atlardan tekinin binicisi olsaydım. Düşmana kan kusturur, bildirirdim acıyı. O atlardan tekinin sürücüsü olsaydım. Yok sayardım sancılı dünyayı. Akından akına ben de koşardım. Düşman tek tek düştükçe. Yerimde duramaz oynayıp coşardım. O atlardan tekinin binicisi olsaydım!Atlılar, giden atlılara katıldılar. Atlılara katıldılar giden atlılar. Gördükçe kıskandım, tutamadım. Atlılara katıldılar giden atlılar. Atlılar, giden atlılara katıldılar. Nal seslerinde dünya titrer gibi. Çanakkale ufkuna aktılar, aktılar…Oyhan Hasan BILDIRKİÇanakkale şehitleri şiiriBomba şimşekleri beyninden inip her siperin Sönüyor göğsünün üstünde o Arslan neferin. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer, O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı sırtlara, vadilere, sağnak sağnak. Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler bu topraklar için toprağa düşmüş asker Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem Akif ERSOYBir yolcuya şiiriDur yolcu! bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı ıssız, gölgesiz yolun sonunda Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda İstiklal uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmet’in yattığı tümsek, koparken büyük zelzele, Son vatan parçası geçerken ele, Mehmet’in düşmanı boğduğu sele Mübarek kanının akıttığı ki, haşir olan kan, kemik eti Yaptığı bu tümsek, amansız çetin Bir harbin sonunda bütün milletin Hürriyet zevkini tattığı Halil ONAN
AFANASİ FET ALEKSANDIR SERGEYEVİÇ PUŞKIN ALEKSANDR BLOK ALEKSANDR TVARDOVSKY ALFRED MUSSET ALFRED TENNYSON ALLEN GİNSBERG ANDREW MARVELL ANDREY VOZNESENSKİ ANNA AHMATOVA ARTHUR RİMBAUD ATTİLA JOZSEF BERTOLT BRECHT börtılt breht BELLA AHMADULİNA BORİS PASTERNAK CHARLES BAUDELAİRE CHARLES BUKOWSKİ CHRİSTİNA ROSSETTİ CZESLAW MILOSZ DANTE ALİGHİERİ DOUGLAS MALLOCH DYLAN MARLAİS THOMAS EDGAR ALLAN POE EDWARD ESTLIN CUMMINGS EDWARD ESTLİN CUMMİNGS ELİZABETH BARRETT BROWNİNG EMİLY DİCKİNSON ERİCH FRİED FEDERİCO GARCÍA LORCA FİLİPPO TOMMASO MARİNETTİ FYODOR TYUTÇEV GUİLLAUME APOLLINAIRE HEİNRİCH HEINE İLYA EHRENBURG İLYA SELVİNSKİ İVAN BUNİN JOHANN WOLFGANG VON GOETHE JOHN DONNE JORGE LUİS BORGES JOSE MARTI JOSEPH BRODSKY KONSTANTİNOS KAVAFİS LANGSTON HUGHES LUIS ARAGON MARİNA İVANOVNA TSVETAYEVA MATTHEW ARNOLD MİHAİL İSAKOVSKİ MİHAİL YURYEVİÇ LERMONTOV NİKOLAY ALEXEYEVİCH NEKRASOV NİKOLAY GUMİLYOV OSİP MANDELSTAM PABLO NERUDA PAUL ÉLUARD Paul VERLAINE RAİNER MARİA RİLKE ROBERT FROST RUDYARD KIPLING SEAMUS HEANEY SERGEY YESENİN SOHRAB SEPEHRİ SYLVİA PLATH THOMAS HARDY THOMAS STEARNS ELİOT VALERY BRYUSOV VELİMİR KHLEBNİKOV hebnikov VİCTOR HUGO VLADEMİR MAYOKOVSKİ WALTER WHİTMAN WİLLİAM BLAKE WİLLİAM BUTLER YEATS WİLLİAM SHAKESPEARE WOLFGANG BORCHERT YEVGENİ YEVTUŞENKO YORGO gıorgos SEFERİS .
ünlü şairlerin şehitlerle ilgili şiirleri